Sevgili okurlarım;
15 Temmuz’dan beri yazı yazmıyorum. ‘Neden yazmıyorsun?’ diyenlere ‘içimden gelmiyor’ cevabın verdim.
Gerçekten içimden gelmedi. Gerçi, dört ay yazı yazmadım diye ne gazetenin tirajı düştü, ne de okuyucu kitlesi azaldı.
***
Her darbe, her muhtıra gözbebeğimiz, dünyanın en eski ordusu, en köklü kurumu olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ne onulmaz yaralar açmıştır. Aziz milletimizle arasına mesafe koymuştur. Yönetim ve yönetilen arasındaki yabancılaşmanın, çatışmanın kaynağını oluşturmuştur.
Darbeler sadece askeri yapılanmayı değil aynı zamanda sivil bürokrasiyi ve kuvvetler ayrılığını da çok rencide etmiştir. Kamu görevlerinde ehliyet ve liyakat prensipleri değişmiş, yarışma ve yeterlilik şartları sürekli olarak farklı farklı kodlanmış, bu kodlar da evrensel ve devlet hayatıyla ilgili kodlar olmaktan çok öznel, arkaik kodlar olarak tanımlanmıştır.
Bir virüs gibi, yargıyı, bürokrasiyi, orduyu, siyaseti saran bugünkü terörist yapılanma, hiç kuşkusuz ki, darbelerin eseridir. Kimse bu yapılanmaların kendiliğinden ortaya çıktığını düşünmesin.
***
Tarihimizde 15 Temmuz gecesini  hiç iyi hatırlamayacağız. 10 yaşındaki oğlum başta olmak üzere hepimiz hala şoktayız. Silahsız ve sivillere namluların doğrultulduğu, kendi uçaklarımızca TBMM binasının ve milli kurumlarımızın havadan bombardıman edildiği, seçilmiş Cumhurbaşkanı’na suikast girişimlerinin üstüste icra edildiği, emir komuta zincirinin parçalanıp, Genelkurmay Başkanı’nın ve kuvvet komutanlarının rehin alındığı, askerin askere ve polise silah kullandığı 15 Temmuz gecesi hafızalarımızda yerini hep koruyacak.
***
Detaylar ortaya çıktıkça insanın kanını donduran, bu kadar da olur mu diye, artık her seferinde bir başka şaşkınlığı bizlere yaşatan gerçeklerle yüzleşiyoruz. Bir kez daha Türk milletini ve devletini Yüce Allah’ın koruduğuna kanaat getiriyoruz.
Şoktayız. Tepemizde uçan ve her yana bomba bırakan uçakların şoku değil bu. Özene bezene eğittiğimiz, en yüksek imkânlarla donattığımız, gözbebeğimiz ordumuzu, namusumuz olan yurdumuzu emanet ettiğimiz insanların ihanetinin şokundayız.
Siyaset kurumunun, iktidarı muhalefetiyle basireti, halkın sağduyusu, komuta kademesinin feraseti, polisimizin cesareti ile bir büyük beladan kurtulduk.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasetin bir bir türlü, çetrefilli yollarından geçmiş olması, olayları hızlı analiz etmesi, kefeni giyerek, darbecilere meydan okuması, radikal karar verirken ve kararlarını icra ederken gözü kara tavrı bu darbeyi en baştan boşa çıkarmıştır. Başarısız kılmıştır.
Demokrasimiz bundan sonra inanıyorum ki daha güçlü olacaktır. Çünkü, sabahlara kadar meydanlarda nöbet tutan insanlar, demokrasiye inanan, iradesine sahip çıkan, hiçbir güce teslim olmayacağını ortaya koyan inançlı yiğitlerdir.
Ankara’dan sevgiler.