Geçenlerde bir gazetede huzurevinde yaşayan seksenli yaşlarda ki bir kadının yazdığı mektubunu okudum ve gerçekten çok üzüldüm...
Öyle güzel dillendirmiş ki içinde ki feryadı 
“ikinci el gibi atıldık bu huzursuz evlere, oysa ben evlatlarıma hep öncelik vermiştim”  sözleriyle...
Bu konudan çıkacak onlarca yazı ( malzeme)var 
Hangisinden başlanır bilemedim...
Hepsine tek kalemde girmeyeyim en iyisi...
Benim içimi acıtan kısımdan başlayayım ne dersiniz?
Bir anne yada bir baba...
Gençlik yıllarında beden gücü ve ruh zenginliği ile sırt sırta verip 1,2,3 her neyse sayısı çocuk dünyaya getiriyorlar ve en verimli yıllarında onlara güzel gelecek sağlamak adına koşuşturdukça koşuşturuyorlar...
Yaşlandığımızda bize baksınlar diye yapmaz hiçbir anne baba bu koşuşturmayı...
İstedikleri sadece evlatları huzurlu mutlu olsundur...
Çoğunlukla arka plandadır kendilerinin alacağı pantolonu, ayakkabısı ve hatta bir simiti...
Eskiden büyüklerimiz bizleri  aynı odada yanlarında yatırırlardı, yatak yoksa yere iki yorgan serilir üzerine battaniye konulurdu çünkü anneler ve babalar ayrı odalarda bırakmaya Gönüller’i razı gelmezdi evlatlarını...
Ya uyurken nefessiz kalırsa yavrum!!!
Ya kötü rüya görürse!!!
Ya susanırsa!!! 
Hemen müdehale edebilmek adına yanlarında yatırırlardı, sıkış tıkış ...
Çok huzurlu olurdu annelerle ve babalarla aynı odada uyumak, güvende, mis gibi uyurduk sabaha kadar...
O anne ve babaların evlatları  gün geldiğinde aynı sevgiyi onlara gösteremediklerinden di bugün ki feryad figan yazılan mektuplar...
Karşılık beklemez analar babalar evlatlarından lakin bir köşeye ikinci el eşya gibi atılmayı da asla ummazlar ve kabullenemezler  bu durumu...
Huzurevi denilen yerler ne kadar iyi-lüks-sevimli de olsalar,  oraya atılan anne ve babalar için hiçte huzurlu olmaz ...
Çünkü onlar ömürlerinin son demlerinde torunlarıyla evlatlarıyla olmak isterler tıpkı onların geçmişte yaptıkları gibi sevgi ve beraberlik isterler...
Senenin belli aylarda kutlanan özel günlere sıkıştırılmış anne ve babalığı kabul etmezler ve kutlanmasın isterler...Acıtır onların içini buraya sorgusuzca atılışları...
Huzurevinde anne yada babanız varsa ve bu yazdığım yazıyı okuyorsanız lütfen beş kez daha okuyup kendinizi sorgulayın ve gidip büyüklerinizi oralardan alıp bir göz odanıza koyun...
Koyun ki sizin için hayatını arka plana atmış anne ve babanızın son dönemlerinde dualarına Nail olun, mutsuz ve umutsuz göndermeyin onları Allah’ın huzuruna...
İnan’ın bana bu Allah’ın da zoruna gider...
Huzurlu evler büyüklerimizin varlığıyla daha bereketli ve muhabbetli olur bunu dikkate almak ümidiyle...