Özür dilemenin ilk adımı pişmanlık duygusunu derinden hissetmektir. Yaşanılan olaylar karşısında kendisini sorgulayıp iç dünyasında pişman olmayan kişi özürdileyemez.

Özürdilemek gerçekten büyük bir erdemliktir yani şöyle ki; yaptığı hatanın farkına varıp durumu düzeltmek adına yapılan bu eylemde kişinin birazda karakterine göredir özürdileme mevzusu.
 
Farklı karakterlerde olan insanoğlunun bir kısmı yaptığı yanlışın yanlış olduğunu bildiği halde karşı tarafa eğilmemek adına (bu eylemi eğilmek yenilgi olarak görür) özürdilemez!

Dileyeceği özürün yaşandığı konu sanki bir savaşmış gibi (kendisiyle savaşından ötürü) karşısında ki kişiye kendisini mağlup olmuş hisseder kalkanlarını açabildiğince açar ve özürdileyemez!

Bir kısım insanoğlu da yanlış olduğunu bildiği doğrunun yanlışlığına o kadar inanmıştır ki onu sonuna kadar savunur ve haksız çıkmaya geri adım atmaya asla tahammülü yoktur ve Özürdileyemez! Diğer kısımda olan insanoğlu ise bilir yanlışının yanlış olduğunu karşı tarafa haksızlık ettiğini fakat utanır cesaret edemez susar ve hiçbir şey olmamış gibi geçiştirir konuyu sanır ki susunca mevzu kapanır ve Özürdileyemez! 

Bu hislerin yaşanmışlık hikayelerinin hepsinin alt yapısında pişmanlık duygusu vardır fakat ÖZÜRDİLERİM demek kibrine egosuna ters bir harekettir bu gibi karakterlerde olan insanoğullarının yaşamı arayış ve mutsuzlukla sonuçlanır çünkü sürekli “BEN BEN BEN” diyenlerin bir gün sadece kendilerine kaldıkları tecrübeyle sabittir! 

Doğru tektir! Sevgili gönül dostlarım; tekrarı olmayan yaşamın içinde kırdığınız yada yanlışı savunduğunuzu farkettiğinizde eğer pişmanlık duyarsınız muhattap olduğunuz kişinin bizzat karşısına geçip ÖZÜRDİLERİM demeyi zul görmeyin ki vicdanınızla kaldığınızda acı çekmeyin! 

Eğilmek yada kaybetmek değildir Özürdilemek bilakis çok kıymetli bir eylemdir! Elbette yaşamınızın içinde vardır bir özrünüzü bekleyen, hadi şimdi doğru cümlelerle geçin karşısına ve ÖZÜRDİLERİM deyiverin daha da geç kalmadan!
Yasemin Üstündağ