Dış basında darbe ertesinde manşetlere baktım biri dikkatimi çekti: ‘Türkler ülkeyi geri aldı’
 
Gerçekten böyle. Türkiye Cumhuriyeti’ni geri almaktı halkın direnişi.
 
Türkiye darbelerden çok çekti. AK Parti iktidarını başarılı kılan en önemli unsur vesayet odaklarını bir bir sona erdirmesiydi.
 
Terör ve darbeler Türkiye’nin bölgesinde ve Avrupa’da belirleyici rol oynamasına izin vermedi.
 
Ne zaman istikrar oldu, ekonomide hareketlilik yaşandı, küresel güçlere ‘hayır’ çekecek güce eriştik, o zaman paçamızdan çekilmeye başlandı.
 
Osmanlı’yı tek devlet parçalamadı. Avrupa’nın, Amerika’nın Orta Doğu hesapları 5-10 yıllık değil.
 
O yüzden 40 yıl içinde besleyip büyüttükleri canavarı, gün geliyor intihar ettirecek hale getiriyor, bir ülkenin üzerine kamikaze yapabilecek bomba olacak şekilde yetiştiriyor.
 
Ergenekon-Balyoz operasyonları, AK Parti’nin kapatılma hesabı, 367 milletvekiliyle Cumhurbaşkanlığı seçimi, 7 Şubat MİT krizi, Gezi, 17/25 Aralık girişimi, terör operasyonları.
 
Tayyip Erdoğan tüm bu darbe hesaplarından deyim yerindeyse başarıyla çıktı.
 
Evet dış politikada yanlışlar yapıldı, içerde kutuplaşma oldu, cemaat bu süreçte gelişip serpildi. Bunlar sonu hesap edilemeyen yanlışların başıydı.
 
Bugün dünü konuşmanın zamanı değil kuşkusuz.
 
Türkiye’nin birlik ve beraberliğe ihtiyacı vardı. Batı sadece bu dilden anlardı.
 
Biz içerde ayrıştıkça bu ancak Batı’nın işine gelirdi.
 
Bugüne kadar Türkiye üzerinde yürütülen operasyonların bir kısmının başarılı olmasının tek nedeni bu.
 
Ama halk uyandı. Önemli bir ders verdi. Türk Milleti vatan savunmasında geriye bakmayan bir millet.
 
Hangi milletin geride Çanakkalesi, 15 Temmuz direnişi var?
Bu direnişler Türk tarihinin ordu-millet gücünü ortaya koyan destansı kahramanlıklar.
 
15 Temmuz darbe girişimi geride onulmaz yaralar açtı. Şehitlerimize ağladık, yaralılarımıza üzüldük.
 
Türkiye’nin göz bebeği kurumlarında yer alan gözü dönmüşlerin, alçak ve canilerin olduğunu öğrenmek içimizi sızlattı.
 
Kendi vatandaşına kurşun sıkan, meclisini bombalayan, Cumhurun başını, başkomutanını, başbakanını hunharca öldürme girişimine kalkışan bir süreci yaşadık.
 
Bu bir travma.
 
Yakın tarih dahil 1960, 71, 80, 28 Şubat darbeleriyle beraber Türk tarihinde böyle bir cinnet hali yok.
 
Bir musibet bin nasihatten evladır.
 
Evet vatanımızı geri kazandık ama burada bitmiyor.
 
Özellikle 3 ay OHAL ilanı ve uzatılması durumunda Türkiye yeni bir restorasyon sürecine girecek.
 
Özellikle kamu kurumları, TSK’ya yönelik ciddi adımlar atılacak.
 
Amiraller ve Balyoz davalarında saf dışı kalan askerlerin geri çağrılmaya başladığını okuduk. Olumlu bir adım.
 
Türkiye’de yetişmiş insan sorunu yok, önemli olan liyakat ve bu liyakate göre kadroları oluşturabilmek.
 
Bizim evlatlarımıza verebileceğimiz en önemli derslerin başında vatan sevgisi gelmeli.
 
İnsanımız körü körüne, menfaat gözeterek geleceğini ve insanını tehlikeye atacak odakların peşine takılmamalı.
 
15-16 Temmuz’dan çıkarılacak çok dersler var.
 
Türkiye Cumhuriyeti fabrika ayarlarına dönecek, bunu öğrendik.
 
Milletimiz ne mutlu ki Milli Mücadele ruhunu çok şükür ki kaybetmedi.
 
Onca tazyike, onca baskıya, dünyevileşmenin onca saldırısına karşı dik durabildi.
 
Gelecek için bizi ümitvar kılan müthiş bir tesellidir bu.
 
XXX
 
SP Trabzon il Başkanı Cevat Kurt’la ilgili bu sütunda yazdığım yazıda
SP sehven SHP olarak çıktı. Düzeltiyorum.