Sezon başında hiç kimsenin başarıya dair Trabzonspor’dan beklentisi yoktu. Bu sezon ve önümüzdeki sezon, Trabzonspor için yeniden yapılanma sezonu olarak hedeflendi.  Bu kararda, kulübün içinde bulunduğu ekonomik kiriz çok önemli bir yer tutmaktadır. İyi ki de ekonomik kiriz yaşanmış demekten de kendimi alamıyorum. Çünkü her yaşanan olayda bir hayır vardır ve Trabzonspor bu yaşanan ekonomik krizden büyük bir hayır elde ederek çıktı.
 
1972 de Trabzonspor Ankara’da ikinci ligde şampiyonluk maçına çıkmıştı. Ve şampiyonluk maçını kaybedip birinci lige çıkamamıştı. Şampiyonluk maçının kaybedildiği o sezondan sonra tüm takım dağıtılmıştı. Trabzon’da yaşayan ve futboldan anlayan, biraz futbol becerisi olan oyuncuları bulup öylesine bir kadro kurulmuştu. İşte öylesine kurulan bir kadro ile Trabzonspor tam 6 şampiyonluk yaşadı.
 
Dün akşam maçı seyrederken, 70’li 80’li yılları yeniden yaşadım sanki. Sahada oynayan Trabzonlu ve Trabzonsporlu gençler, geçen sezon nerdeyse samsuna kiraya verilecekti. Ersun Yanal Trabzonspor’a en büyük ihaneti yapacaktı bu hareketiyle. Ekonomik krizin ve yönetimin tutarlı davranışları sayesinde, bu gençler Trabzon’da kaldılar ve bu şehrin ve bu takımın yine bu şehrin çocukları ile ayağa kalkacağını tüm Türkiye’ye gösterdiler, tıpkı daha önce yaşandığı gibi. Artık ileriye daha umutlu bakıyoruz, bize bu umudu aşılayan yönetimi cani gönülden kutluyorum. Bu yıl şampiyon olamayabiliriz, hiç önemi yok, ama yönetimin ve hocanın kulüple ilgili izledikleri yol bu takımı mutlaka başarıya taşıyacaktır, bundan şüphem yok. Pahalı transferler yaparak kulübün geleceğini çalmak yerine, içimizden yetişen gençlerle Trabzonspor’un geleceğini inşa etmeleri, yönetim ve hoca için yapacakları en büyük başarı olacaktır. Trabzonspor camiasının, bu doğru yolu izleyen yönetime, sonuna kadar destek vermesi gerekir, çünkü yeterince zaman kaybedildi, artık kaybedecek ne zaman kaldı ne de ekonomi.
 
Bu yıl süper lig inanılmaz bir yarışmaya sahne oluyor. Bunda “VAR”  sisteminin payı büyük tabi. Trabzonspor için o yıl, bu yıl olabilir. İkinci yarının ilk maçında Başakşehir’den üç puan alabilirsek, ondan sonra önümüz açık olur. Takım birlikteliği, yardımlaşma ve arkadaşlık bağlarının oyuncular arasında her geçen gün daha da pekiştiğini gözlemliyorum. Takımın tek eksiğinin hızlı düşünüp dikine ve hızlı oynayamama olduğunu söyleyebilirim. Bu sıkıntıya da çözüm bulunursa, işte o yıl bu yıl olabilir. Oyuncuların son on maçta ortaya koyduğu performans bana sanki olacakmış gibi geliyor.
 
Bir sözümde taraftara olacak. Artık tribünler dolmaya başladı, bu çok güzel ve zaten olması gereken bir durum, ama sessiz tribünler o stada hiç yakışmıyor. Sadece gollerde ses yükseltmek yeterli değil, böylesine güzel bir statda seyircilerin oyuncuları motive etmesi ve oyunculara itici güç olması gerekir.