Sevgili okurlar buradan birkaç hafta önce transfer ve takım planlaması başlıklı bir yazı yazdım.
Orada geçen yıla bakarak herkesin hem fikir olacağı transferlerden bahsetmiştim.
En sorunlu bölgemizin orta sahadan bahsederken takımı sürükleyen Sosa’nın on numara, Abdulkadir Parmak’ın kenar oyuncusu olduğunu hatırlatarak bu bölgeye hem derinlik hemde banko oynayabilecek birkaç futbolcuya ihtiyaç olduğundan bahsetmiştim.
Alınan banko oyunculardan Obi Mikel altı ay top oynamamış ve yaşlı diğeri de hemen hemen bir yıl top oynamamıştı.
Onazi’nin de bu sezon katkı yapma şansının çok az olduğuna göre varın gerisini siz düşünün.
Başakşehir maç kadromuza bakınca önceki sakatlar bir yana yeni iki sakatı da Trabzon’da bırakarak İstanbul’a gitmek zorunda kaldık.
İlk onbiri yazarken hoca bu kez Sosa’nın yanına sağbek Kamil Ahmet ve orta saha diye transfer edilen ancak henüz rüştünü ispat edemeyen Doğan Erdoğan’ı monte ederek sahaya çıkmak zorunda kaldı.
Sevgili okurlar Robinho ve Arda’nın yedek kulübesinde oturduğu kadro zenginliği Fener’den sonra en iyi olan ve de son haftalarda form grafiği gittikçe artan bir Başakşehir’le oynadık.
Bu anlamda alınan sonucu küçümsemek vicdansızlık olur.
Onca kadro zaafımıza rağmen formayı sırtına geçiren sporcuların takımı için sahaya her şeylerini vermeleri her türlü takdirin üzerindedir.
Bu aidiyet duygusudur ki bizi zirvede tutmaya devam ediyor.
Bunun için başta hoca ve yönetimi kutluyorum.
Bu arada her an korku ile yaşadığım bir durumu da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sosa’nın geçen yıldan beri form durumu malum.
Oynuyor ve de oynatıyor.
Yanına hoca kimi koyarsa koysun onun sayesinde durumu gayet rahatlıkla idare edebiliyor.
Takımda rotasyon en genç iki stoperde yapılırken yaşına rağmen tüm maçlarda yer alıp üst seviyede performans sergileyen Sosa’ya dinlenmek adeta haram kılındı.
Bahsettiğim korku odur ki maazallah Sosa’nın sakatlanması durumunda ne hale geliriz?
Şimdilik bunu hiç kimsenin düşünmek bile istemeyeceği çok açık.
Gerçi futbolda bunların hepsi maalesef vardır.
Düşünün bir hafta içinde hücum hattında üç sakat birden vermiştik.
Sonuç olarak her maç gol yeme alışkanlığına rağmen maçı bırakmayarak son dakikada alınan bir puan inanın üç puan kadar değerli bir puandı.                                 
Tüm emeği geçen herkesi kutluyorum. İyi haftalar.
ÖZEL NOT: ‘BEN SPORCUNUN ZEKİ, ÇEVİK VE AYNI ZAMANDA AHLAKLISINI SEVERİM’ DİYEN ULU ÖNDERİN, SİLAH ARKADAŞLARININ ŞEHİT VE GAZİLERİN KURDUKLARI CUMHURİYET’İN 96’NCI YILI OLAN BU BÜYÜK BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.