1914 yılı Kasım ayında, Osmanlı İmparatorluğu türlü komplolarla bir anlamda kendi sonunu getirecek olan Birinci Dünya Savaşı’na dâhil olmuştur.
Savaşın başlamasının ardından İstanbul’u ele geçirip, Osmanlı İmparatorluğu’nu saf dışı bırakmak isteyen İtilaf Devletleri, 1915 yılı başlarında kapsamlı bir deniz harekâtına girişmek için harekete geçmiştir.
“Çanakkale’yi 5 dakikada geçer, 5 çayını İstanbul’da içeriz” diyerek kendilerine olan güvenlerini ortaya koyan İngilizler, karşılarında topyekûn savunmaya geçmiş bir milleti buldular: Türk Milletini!
Çanakkale önlerine gelen İtilaf Donanmaları, bir gece önce boğazın en dar yerini mayınlayan Nusret Mayın gemisini ve gemi komutanı olan Tophaneli İsmail Hakkı Bey’i (aslen Akçaabatlı) unutmuşlardı. 18 Mart günü en yoğun deniz saldırısını gerçekleştiren İtilaf Donanması, büyük kayıplar vererek geri dönmek durumunda kalmıştır.
Londra’ya hesap vermenin güçlüğü içinde olan Müttefik Orduları Başkumandanı General Hamilton aylar sonra bu muazzam direniş karşısında:
“İnsan ruhunu yenmek mümkün olmuyor. Dünyada hiçbir ordu bu kadar uzun süre ayakta kalamaz. Aylardan beri gece gündüz savaş gemilerimiz mevzilerini bombalıyor. Son derece hırpalanmış Türkleri, onları koruyan Allah’larından ayırmak için başka ne yapılabilir!” demekten kendini alamamıştı.
Ocean ve Irresistible gibi dönemin en modern savaş gemilerini Çanakkale Boğazı’nın derin sularında bırakmak zorunda kalan İtilaf güçleri ve İngilizler, yine de vazgeçmemiş, Nisan 1915’de kara harekâtına başlamışlardır.
Çoğunluğunu Müslüman sömürgelerden devşirdiği askerleri ile Çanakkale Boğazı’na çıkarma yapan İtilaf askerleri, bu sefer de “Türk Milleti’nin eşsiz kahramanlığı karşısında çaresiz kalacaktır.
1915’in son günlerine gelindiğinde düşman ordularında çözülmeler başlamış, Mehmetçiğin çelik gövdesine çarpan müttefik askerleri “Çanakkale Geçilmez” sözünün manasını geç de olsa anlayarak memleketlerine dönmüşlerdir.
Çanakkale Savaşı'nın, Türk tarihinin gidişatına da çok önemli etkileri olmuştur. Son 200 yıl boyunca İngiltere, Avusturya ve Rusya gibi büyük devletlere devamlı mağlup olan Osmanlı İmparatorluğu, bu savaşın kazanılmasıyla birlikte kaybettiği güveni geri kazanmıştır. Burada ortaya konulan kahramanlık, 5-6 yıl sonra başlayacak Milli Mücadele ruhunun da habercisi olmuştur.
Günümüzden 108 yıl önce yaşananlara baktığımızda Çanakkale Savaşında ortaya konulan birlik beraberlik duygusuna hayran olmamak elde değildir. Zira düşman saldırıları karşısında Halep’ten, Trabzon’dan, Hatay’dan, İzmir’den Diyarbakır’dan, Kerkük’ten cepheye koşa koşa gelen Türk askeri, vatanı ve bayrağı için canını ortaya koymuştur.
Bugün bizlere düşen görev, Çanakkale kahramanlığını anlamak, burada ortaya konulan ruhu evlatlarımıza aktarmak ve nihayet çalışarak, üreterek bilim, teknoloji, sanat ve kültür sahasında yapacağımız atılımlarla şehitlerimizin aziz hatırasını yüceltmek olmalıdır.
Bu kapsamda tam da Çanakkale Zaferi’nin anıldığı günlerde milli otomobilimiz TOGG seri üretime geçmiş ayrıca yerli üretim Milli Muharip uçağımız hangardan çıkarılmıştır. Kendi arabasını, silahını, uçağını, gemisini üreten Türkiye, bununla da kalmamış şimdiye kadar 6 ülke ile Anka SİHA, 2 ülke ile Aksungur SİHA, 2 ülke ile Hürkuş, 3 ülke ile Atak helikopteri ihracatı için anlaşma imzalamıştır.
Bu gibi çalışmalar yaparak milletimizin gelişimine katkıda bulunmak Çanakkale ruhuna ve onun temsil ettiği Türk kahramanlığına yapılacak en iyi hizmettir.