Merhaba değerli okurlar. Bugün son dönemde duyulmaya başlanan bir kavram olan multitaskingden yani çoklu görevin toplumda kadınlar üzerinde bıraktığı etkiden bahsedeceğim.

Aslında hepimizin çevresine dikkat edince multitaskinge maruz kalan kadınlar olduğunu göreceksiniz. Belkide farkında olmadan siz bile buna maruz bırakılmış olabilirsiniz.Toplum üzerinde kadınların birden çok işi aynı anda yapma konusunda doğal bir yeteneğe sahip olduğu görüşü vardır. Kadınların üzerine daha fazla angarya yüklenmesine neden olan klişe tam da budur.

Multitasking kavramını biraz daha açalım. Birincil olarak ev kadınlığı ile ilişkilidir. Kadın hem çocuk bakımını hem de ev işlerini angaryalarını üstlenmesini içerir. Burada angarya kavramıyla bahsettiğimiz şey karşılığı ödenmemiş emek üstlenmektir. ‘Süper anne’ gibi isimlendirmeler bu durumu sevimlileştirir, normalleştirir.

Kadın hep verici olmaya,başkaları için fedakarlık yapmaya, kendini başkalarının bakımına adamaya, her koşulda verici olmaya ve zamanla kendini düşünmemeye şartlandırılmış ve bunlar kadının görevlerine dönüştürülmüştür. Kendisiyle ilgilendiği, kendisi için bir şey yapıldığı zaman bencillikle suçlanır. Kadının üzerine yıkılan bu çok sayıdaki angarya iş ‘duygusal emek sağlayıcısı’ olarak görülmesi ile bağlantılıdır.

Bu yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği konusunda gizli denetim altında tutuluyor. Tüm bunların yanı sıra güler yüzlü olması, mutlu görülmesi bakımlı olması da bekleniyor.

Tükenmişlik sendromu, duygusal çöküş gibi kavramlar daha çok iş hayatına özgü sayılsa da sadece orayla sınırlı olmamakla birlikte kadının evdeki yükümlülükleriyle de ilgilidir.

Bu yazıyı okuduktan sonra multitaskinge uğradığınızı farkettiyseniz şunu unutmayın ;Nathaniel Branden’ in de dediği gibi ‘Değişime doğru ilk adım bilinçtir. İkinci adım kabul etmektir.’

İlk iki adımı tamamladınız demektir.

[email protected]