Türkiye geçtiğimiz Ağustos ayından bu yana yaşadığı kur şokunun yaralarını sarmaya gayret ediyor.
 
Üzerinde durulması icap eden, ideolojik ve partizanlık gömleğinden sıyrılarak değerlendirilmesi gereken hususlar var.
 
En sonda söyleneni başa alacak olursak;
 
Evet, alt, orta ve üst gelir grupları arasında gelir bandında istenilen seviyede değiliz, işsizlik, eğitim, dış politikadaki belirsizlikler hakkında uzun süre konuşabiliriz.
 
Bazı vergiler çok yüksek, market fiyatlarında belirgin bir iyileşme olsa da devamı gelmeli.
 
Ancak geçen yıl % 25 enflasyonu gören Türkiye, Ağustos rakamlarıyla % 15 noktasına kadar geldi.
 
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak dün 3 yıllık Yeni Ekonomi Programı'nı açıkladı.
 
Albayrak, ‘2019 için yüzde 12, 2020 için yüzde 8,5, 2021'de yüzde 6, 2022 yılında yüzde 4,9'luk enflasyon hedefliyoruz.’ dedi.
 
7.25’leri gören dolar kuru genel itibariyle 5.65-5.75 bandında sabit gidiyor.
 
Merkez bankası % 25’lerdeki faiz oranını % 16’lara kadar çekti.
 
Bankalar konut, bireysel ve taşıt kredilerinde iyileştirmeye gitti.
 
Piyasada bir hareketlilik izleniyor. Hatta Trabzon’da bilen 250 bin TL’ye satılan apartman daireleri bankaların konut kredi faizlerini indirmesinin ardından 300 binin üzerinde satılmaya başlanmış.
 
Fırsatçılık  ruhumuzda var ya!
 
Kur şoku bir günde birkaç ayda atlatılacak bir mesele değil.
 
Uluslararası Politik oyunlar söz konusuydu.
 
Bugün Amerika’da da Avrupa’da da işler iyi gitmiyor.
 
Alman ekonomisi durgunluk içinde, AB’de İngiltere yol ayrımında. Avrupa’da büyüme refleksi diye bir şey kalmadı.
 
Türkiye’de haliyle bundan nasibini alıyor.
 
Türkiye dış ticaretinde Avrupa ülkeleri ile partner.
 
AK Parti iktidarı büyümede % 6, 7’leri de gördü. Geçen yıl % 2.5 büyüyen Türkiye ekonomisi bu yıl daha da aşağıda kalacak.
 
Geçtiğimiz yıllarda büyüme rakamları böyleydi ama cari açık da 60-70 milyar dolar seviyelerindeydi.
 
Bakan Albayrak konuşmasında bunlara da temas etti:
‘Ekonominin raydan çıkacağına ilişkin tezvirata, kredi daralmasına şahit olduk, büyüme hedeflerinin bu durumdan etkilendiğini gözlemledik.
Ekonominin en büyük kırılganlığı olan cari açıkta önemli başarı elde ettik.
Yıllık bazda cari fazlada Cumhuriyet tarihi rekoru kırdık.’
 
Dövizin 10 lira olacağı, ekonominin batacağı ve bunların hepsinin 31 Mart sonrasında gerçekleşeceği iddialarını okuduk.
 
Ülke olarak aynı gemideyiz, bunlar Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürmekten başka şey değildi.
 
AK Parti’nin önümüzdeki dönemde ekonomiye daha bir önem vereceği muhakkak.
 
Geçen senenin çok su kaldıran market fiyatı dalgalanmaları olmayacaktır.
 
Özellikle patates, soğan vd. gıdalarda stoğa, karaborsaya izin verilmeyecek.
 
Türk lirası bundan birkaç yıla kadar çok değerliydi, paradan 6 sıfır da atıldı.
Yeniden iadei itibar için ciddi emek veriliyor.
 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, BM zirvesinde önemli temaslarda bulundu.
Önümüzdeki süreçte bunun yansımaları olacak.
 
2023 seçimleri için her partide de bir çalışma var.
 
İYİ Parti’nin, HDP’nin pozisyonundan dolayı Millet İttifakı bloğundan kopabileceği konuşuluyor. Davutoğlu, Babacan ve Saadet’in aynı tabloda olabileceği yazıldı. 2020 yılında sıcak bir siyasi atmosfer yaşanacağı muhakkak.
 
Bütün bunları yazdık ama bitirmeden hatırlatalım.
 
Hala tüketim toplumuyuz. 2020 yılı üretim yılı ilan edilmeli.