Bayramlar, toplumların manevi değerlerinin en üst düzeyde yansıtılan bir eylem olduğundan sosyal yaşam içerisinde diğer günlerden çok farklı bir yeri ve önemi vardır. Her milletin milli bayramları, kazanılan zaferler, akıtılan kanlar ve verilen canlar üzerine kurulur.  Bu manevi yoğunluğun oluşturduğu atmosferden kaynaklanan milli bayramlar, millet olma, beraber aynı kaderi aynı tasayı, aynı kıvancı yaşama gücünü kuvvetlendirir. 
Milletlerin varlığının olup olmaması, devletlerin ömrünün ne kadar olacağını belirleme bağlamındaki bu günler millet hafızasının derinliklerinde sonsuza kadar yaşar. Halk bu günleri ebedi canlı tutabilmek adına belli zamanlarda anma ya da kutlama gün ve şenlikleri düzenlerler. Bu ise genç neslin bilinçlendirilmesine, halkın geçmişini yeniden hatırlamasına zemin oluşturur. Nasıl ki “ağaç kökü üzerinde gelişir”, milletler de geçmişteki başarıları ve zaferlerinin maneviyatıyla varlıklarını idame ettirirler.  
Bu tür zaman dilimleri milletlerin yaşamlarında çok sık görülmese de bir istisna olarak Türk tarihi zaferler ile yazılmıştır. “Malazgirt Meydan Savaşı” ve bugün gururla kutlamakta olduğumuz “30 Ağustos Zafer Bayramı” bunlardan ikisidir. Biri Anadolu’nun kapılarını Türklere ardına kadar açmış, diğeri ise yedi düvele kükrediğimiz ve vatanın Türk Milleti için ne kadar derin bir ulvi değer taşıdığını gösterdiğimiz bir başka varoluş bayramı. 
1922'de bugün Dumlupınar'da Gazi Mustafa Kemal'in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz'un 100. yıldönümüdür. Gazi Mustafa Kemal’in başkomutanlığında Anadolu’daki işgalci düşman kuvvetlerini tamamen temizlemek için Afyon’da, Dumlupınar’da unutulmaz bir başarının destansı öyküsü yazılmıştır. 
30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder. Yorgun Türk askerinin madden tükenmişliğine rağmen taşıdığı yüksek maneviyatı sonucunda kanının son damlasına kadar vatan için direnme şerefini gösterdiği unutulmaz bir kahramanlık öyküsüdür. Bu öykü maddi gücün inanç ve kararlılık karşısında bozguna uğratıldığı son zaferin öyküsüdür. 30 Ağustos Anadolu’nun tabusunun ele alındığı, Türklüğün Anadolu’da bir örnek olacak şekilde mühürlendiği büyük bir şeref, gurur, milli ruhunun tescili olan kutlu bir bayramdır. Bu gururu bizlere miras olarak bırakmış olan Atatürk başta olmak üzere kahraman Türk komutan ve askerlerini, adları unutulmuş nice kahramanlarımızı rahmet ve gururla yad ediyoruz. 30 Ağustos bayramımız Türk Halkına kutlu olsun.