Milli Mücadele denilince akla ilk defa “Kuvayı Milliye” gelir. Kuvayı Milliye, gece gündüz, kışta, yağmurda ve ayazda cepheye silah ve cephane taşıyan köylü kadınların inançlı ve kararlı azmi aklımıza düşer. Çünkü dünyada Anadolu kadını kadar vatan için bedel ödemiş ve ödemeye devam eden bir topluluk yoktur. Bu nedenle Anadolu kadını daima saygı ve hürmete layık olmuştur.

Elbette bu eylemde Anadolu kadını yalnız ve naçar değildi. Cepheden cepheye aç-susuz koşan, bayrak için severek şehit olmuş kahramanlarımız da vardı. Kısacası kadını ve erkeği ile topyekün bir olmuş, birlikte fedakarlık yapmış ve birlikte vatan toprağının kutsallığına inanmıştılar. Böylece “birlikten kuvvet doğar” atalar sözünü en güzel örnekleyen bir milletin çocukları olarak ne kadar gurur duysak yeridir.

Anadolu’nun ve Trakya’nın dört bir yanında kendini göstermiş olan milli özgürlük ateşi baştan başa yükselen inanç, azim ve kararlılık ateşi tüm Türkiye’yi kısa bir zamanda kaplamıştı. Dağınık görüş ve düşünceler Kuvayı Milliye adıyla birleştirildi. Bunu başarmış olan başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm Türk önderlerine binlerce selam olsun, mekanları cennet, kabirleri nur ile dolsun.

İşte bu denli fedakâr ve yarın için bugünü feda etmekten çekinmemiş olan bu güzide, saygıdeğer insanları milli bayramlarda olsun bir daha şükran ve mihnet ile anmak her Türk genci için kutsal bir davranıştır. Onların memleket için yaptıkları bu büyük fedakarlık asla unutulmamalı, hatta unutulma kavramı aklımızdan ebedi çıkarılmalıdır.

Birinci Meclis’i oluşturan milletvekilleri taş bina içerisinde oturuyor, gaz lambalarının isli ışıkları altında

çalışıyor, bir kazanda pişen bulgur pilavı ile karın doyuruyorlardı. Konfor ve caka değil, vatanı kurtarmak, dimağlarında tam bağımsız bir Türk devlet kurmak düşüncesi vardı. Gelecek kuşaklara bırakılmak istenen “Tam Bağımsız Türkiye” vardı.

İşte bu denli güçlü, iradeli bir karar ile temelleri atılmış olan “Türkiye Cumhuriyeti” medeni uygarlığı ve bağımsızlığını çoktan hak etmiş ve bu hakkı gelecek genç kuşaklara miras bırakmıştır. Yeni, genç nesil kendisine bırakılmış bu emanete sahip çıkmış ve çıkmaya devam edecektir.