56 yıllık tarihinin en büyük Sponsorluk anlaşmasını Başkan Ertuğrul Doğan yaptı

Trabzonspor gibi İstanbul futbol dukalığını yıkan ve Anadolu futbol devrimini yapan bir kulübün Akyazı Stat Sponsorluğu boştaydı.

Ertuğrul Doğan bir önceki yönetimde Asbaşkan olarak bu konu üzerinde ne kadar kafa yordu bilemiyorum. Ancak başkan seçildikten sonra bu işin sorumluluğunu üzerinde hissetti ki, 7/24 kendini Trabzonspor'a adadı. Bordo-Mavili renkler için bir nefer gibi çalıştı.. Çalmadık kapı bırakmadı. Sponsorluk anlaşması için önce Yıldız Holding (Ülker) ile anlaşma yaptı. Tam imzalar atılacaktı ki şeytanın avukatlığını yapan birileri bu işi bozdu. Ama Başkan Doğan yılmadı, bıkmadı, usanmadı teslim olmak gibi bir yapısı yoktu.

Eninde sonunda bu sponsorluk işini çözmek için gövdesini taşın altına soktu. Çoğu zaman uyku uyumadı. Sıkıntılı aylar yaşadı.. Önceki başkan gibi havalimanında bankta yatıp, şov yapmadı, yapmıyor. Yeri geliyor, önceki dönem yöneticiliğini de eleştiriyor, yapılmaması gereken hatalar yaptıklarını da kabulleniyor. Üstelik de en büyük hataları eski Başkan Ağaoğlu ve Abdullah Avcı'nın kendi bilgisi dışında yabancı futbolcuları transfer yapmalarına ve yönetimde olmasına rağmen kabullenememezlik etmiyor, aksine mazeret üretmeden üstleniyor. 56 yıllık Trabzonspor tarihi içinde, en yüksek sponsorluk anlaşmasına imza atarak büyük gelir elde eden, Sayın Ertuğrul Doğan için çok olumlu bir erdem. Ve en önemlisi de hataların ya da transferlerin yüzde 95'ini yapan Ağaoğlu ile Avcı gibi zoru gördü mü bırakıp kaçmıyor! Taşın altına elini sokuyor 3 milyar liranın üzerindeki bir borcun altına girip, bu borcu bitirerek, Trabzonspor gemisini sağ salim limana yaklaştırma cesaretiyle çok önemli adımlar atıyor.

Trabzonspor gibi bir efsanenin stadyum sponsorluğu boş duruyor demiştik. Bu Trabzonspor gibi Anadolu futbol devrimcisinin ayıbı mıydı? Evet ayıbıydı… O ayıp da elbette ki, önceki dönem başkan olan Ahmet Ağaoğlu'nundu. Ertuğrul Doğan bu ayıbı ortadan kaldırmak için dev bir adım attı. Ve Akyazı Stadyumu için 5 yıllık bir süre için karşılıklı imzaları atarak 1,5 milyar liralık anlaşmayı bitirdi. Trabzonsporlu büyük varlık sahibi, çevresi olan insanlar varken onlar da bu büyük yaraya bir el atıp, destek olmayıp, Ertuğrul Doğan’ı yalnız bıraktı. Başkan Doğan bunlara da aldırmadı, kararlı bir şekilde çalışarak Trabzonspor için can suyu sayılabilecek büyük sponsorlukta mutlu sona ulaştı. Benim için Ertuğrul Doğan bu genç yaşına rağmen bük bir iş başararak Trabzonsporluların gönlünde bir kez daha taht kurdu. Benim için Doğan büyük başkandır. Üstelik de Türkiye'nin en büyük markalarından biri olan Ülker ile sponsorluk anlaşmasında son aşamaya gelmişken, biri ya da birileri devreye girip bu işi bozdu. Başkan Ertuğrul Doğan pes etmedi, savaştı sonunda kazanan oldu. Ve Trabzonspor tarihinin en büyük sponsorluk anlaşması kamuoyu ile paylaşıldı.. Bu sponsorluk anlaşması ile Trabzonspor 'a 5 yılda 1.5 milyar liralık bir kaynak sağlanmış oldu. Trabzonspor'un Akyazı Stadı’nın artık Başkan Ertuğrul Doğan sayesinde bir ismi oldu. Artık Stadın ismi Papara Park olarak lanse edilecek. BAŞKAN DOĞAN SPONSORLUK KONUSUNDA JENERİKLİK GOL ATARAK TOPU ÇATALA TAKTI. Doğan için Trabzonspor' da Başkan olmak onun için büyük bir onur ve gurur kaynağı... Ertuğrul Doğan’ın gözü kara, tuttuğunu koparan bir isim… Onun için diyorum ki inandığımızdan Ertuğrul Doğan. Sponsorluk anlaşmasında yüzün gülüyor bundan sonrada hep gülsün. Başkan olarak sizler Trabzonspor’un bayrağının daha yükseklere çıkartmak için gereğini fazlası ile yapıyorsunuz. Yiğidi öldür hakkını ver derler ya…Helal olsun Başkan Ertuğrul Doğan…. Cuma günü akşamı Papara Park’ta Antalyaspor ile oynayacağımız ligin ilk maçında sahada mücadele veren futbolcularla birlikte stadı dolduracak olan taraftarlarımıza büyük görev düşüyor...

KİMSE TRABZONSPOR’DAN BÜYÜK DEĞİLDİR!

Futbolumuzun bozuk düzeninde kulüplerimizin borcu giderek artıyor. Geldiğimiz noktada; kulüplerimizin altyapılara önem verip, transferleri azaltacağını düşününler her sezon olduğu gibi yine yanıldı. Kulüp başkanları; borç harç KAP'a transferler açıklamaları yapıyorlar. Taraftarlar da transferlere odaklandığına göre; herkes bu bozuk düzenden çok memnun gözüküyor. Allah akıl fikir versin! Trabzonspor bu sezon rakiplerine göre; transfer dönemini oldukça sessiz geçiriyor.

Yüksek miktarda bonservis ücretleri vererek transfer yapmıyor. Sonuç olarak, Trabzonspor'un büyüklüğü, sporcu ve yönetici kadrosunun aldığı kararlarla değil, kulübün tarihindeki köklü geçmişi, taraftarının tutkusu ve inancı ile ölçülmelidir. Siopis ve Djaniny gibi olaylar, sadece geçici dalgalanmalar olup, gerçek büyüklüğün önüne geçemez. Trabzonspor, daima Türk futbolunun en saygın kulüplerinden biri olarak hak ettiği yere yükselecektir. Kulübe gönül veren herkesin, bu zorlu zamanlarda bile birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi gerektiğine inanıyorum. Unutmayalım ki, gerçek büyüklük, zorluklara karşı direnme ve kenetlenmede saklıdır.

MANOLİS SİOPİS KİM Kİ?

Yunan orta saha oyuncusu Manolis Siopis’in sözleşmesi olmasına rağmen Slovenya Kampı’ndan itibaren sakatım ayağına yatıp idmanlara katılmaması veya ülkesinde bir takıma gitmek istemesine anlam veremiyorum. Trabzonspor sevdalısı olarak içime sindiremiyorum. Trabzonspor forması; dünyanın en değerli formasıdır. Siopis'e teklifler geldiğini biliyorum. Ama dünyadaki hiçbir futbolcu Trabzonspor’dan değerli değildir.

Bugüne kadar beklediğine göre; Siopis henüz cazip bir teklif de gelmediği de bir gerçek! Trabzonspor Yönetimi ibret-i alemlik bir hareket yapıp; Yunan oyuncuya; "Ya oynarsın, ya da kadro dışı kalırsın, bir yere de gidemezsin" restini çekerse itiraz bile etmem, hatta tam destek veririm. Tekrar ediyorum; hiç kimse Trabzonspor’dan büyük değildir, olamaz da... İçindekiler gelir geçer ama Trabzonspor forması her zaman var olacaktır.

MURAT AKIN’IN TRABZON SEVGİSİ

Futbol dünyasının birçok ismi için kulüpleriyle olan bağlar sadece saha içindeki başarılarla sınırlı değildir. Murat Akın da bu isimlerden biri olarak öne çıkar. Ülke genelinde birçok sektörde faaliyet gösteren şirketler grubunun patronu olan Akın genç yaşta Trabzonspor'a adım attığında henüz hayatının en parlak dönemi yeni başlamıştı. O dönemde futbolunun zirvesinde olan Trabzonspor, ona hem spor hem de dostluklarla dolu bir dünya sunmuştu. Ziyabey Sahası'ndaki bir antrenmanda omzundan yaşadığı sakatlık, Murat Akın'ın futbolculuk kariyerini beklenmedik bir şekilde sonlandırdı.

Bu ani durum, genç futbolcunun hayatında büyük bir dönüm noktasıydı. Ancak sakatlık sonrası Murat Akın, futbolu sadece bir spor dalı olarak değil, aynı zamanda dostlukların temelini attığı bir yaşam tarzı olarak gördü. Trabzonspor'a olan bağlılığı sadece bir futbol kulübüne olan sevgiyle sınırlı değildi. Murat Akın için Trabzon, çocukluk anılarının, gençlik enerjisinin ve futbol tutkusunun bir araya geldiği özel bir şehirdi. Şehir sadece bir coğrafya değil, aynı zamanda onun hayatına şekil veren değerleri, insanları ve anıları barındırıyordu. Murat Akın'ın Trabzon'da kurduğu dostluklar da hayatının ayrılmaz bir parçasıydı. Özellikle futbol oynadığı dönemde Lemi Çelik ile olan ilişkisi, sadece saha içinde değil, saha dışında da sürdü. Bu iki dost, birlikte geçirdikleri anılarla sıkı bir bağ oluşturmuş, futbolu ve Trabzon'u paylaşarak güçlü bir dostluğun temellerini atmışlardı. Bugün, Murat Akın'ın Trabzon'a ve Trabzonspor'a olan özlemi hala devam ediyor. Belki de en çok özlediği şey, saha içindeki heyecanlı anlar değil, saha dışındaki samimi arkadaşlıklar ve Trabzon'un kendine has atmosferi olabilir. Futbolu bırakalı yıllar geçmesine rağmen o dönemin ruhu, onun yaşamında daima canlı kalmıştır. Murat Akın'ın hikâyesi, futbolun ötesine geçen bir dostluğun ve bir şehre duyulan derin sevginin örneği olarak kalacaktır. Onun Trabzon'a, Trabzonspor'a ve Trabzon'daki dostluklarına olan değeri, sadece bir yazıyla ifade edilemez. Bu değerli bağları yaşayan ve yaşatan Murat Akın gibi isimler, futbolun ve insan ilişkilerinin ne kadar anlamlı olabileceğini bize hatırlatıyor.

“WEMBLEY DE BORDO-MAVİ”

Wembley Stadı, futbolun en prestijli ve tarihi mekânlarından biri olarak her sene binlerce futbolseveri ağırlamaktadır. Bu yılın en heyecan verici maçlarından biri olan Arsenal ve Manchester City arasındaki mücadeleye ise dünyanın dört bir yanından taraftarlar akın etmişti. Aralarında Türkiye'nin gurur kaynağı Trabzonspor'un bir fanatiği olarak, Türkiye Londra Büyükelçiliği ekonomi baş müşaviri A.Yalçın Yalçınkaya ve oğlu Kaya vardı. Yıllardır Trabzonspor'un renklerine ve amblemine olan sevgisi, A.Yalçın Yalçınkaya'nın kişiliğine damga vurmuştu. Oğlu Kaya da babasının futbol tutkusuna ortak olmuş, Trabzonspor'un büyük destekçisi olmuştu.

Wembley Stadı'nda tribünlerin coşkusu, futbolun büyüsünü bir kez daha hissettiriyordu. A.Yalçın Yalçınkaya ve oğlu Kaya, Trabzonspor formalarıyla gururla tribünlerde yerlerini aldılar.

Maçın başlamasıyla birlikte, adeta sahada oynayan futbolculara enerji veren iki Trabzonsporlu heyecanlarını kontrol etmekte zorlandılar. İyi futbolu takdir etmekle birlikte, içlerindeki Trabzonspor sevgisi, onları Arsenal ve Manchester City arasındaki bu büyük mücadeleye odaklanmaktan alıkoyamadı. Takımlarının ruhunu taşıyan A.Yalçın Yalçınkaya ve oğlu Kaya, her pozisyonda, her golde adeta bir gol sevinci yaşarcasına çılgınca coşkularını tribünde sergilediler. Maçın sonucu ne olursa olsun, onlar için en önemli şey, futbolun ruhunu paylaşmanın, tutkuyu bir arada yaşamanın güzelliğiydi. Wembley Stadı'nda birçok farklı milletten insanlar, futbol sevgisiyle birbirine bağlanırken Trabzonspor sevgisi de bir kez daha göklere yükseldi. Maç sonunda, A.Yalçın Yalçınkaya ve oğlu Kaya bordo mavi formalarıyla gülümseyerek tribünden ayrıldılar. Bu unutulmaz deneyim, onları bir babanın oğluna olan sevgisini ve futbolun evrensel dilini bir kez daha hatırlattı. Trabzonspor sevgisi, sadece Türkiye sınırlarında değil, dünyanın her yerinde gönüllerde taşınacak bir aşk olarak yaşamaya devam edecek.

AİLE İÇİ FUTBOL REKABETİ

Fenerbahçe ve Trabzonspor'un Dansı Futbol, milyonlarca insanı bir araya getiren heyecan dolu bir oyun. Ancak, ailelerde farklı takımlara olan tutkulu bağlılık, zaman zaman ev içinde renkli rekabetlere ve çekişmelere neden olabilir. İşte Musab Yücel İlpar'ın ailesinde yaşanan futbol tutkusu ve evdeki ilginç denge: İstanbul doğumlu olan 9 yaşındaki Musab Yücel İlpar, Fenerbahçe'nin en küçük taraftarlarından biri. Babasıyla birlikte takımın tutkusunu paylaşan Musab, Fenerbahçe kongre üyesi olan babasının izinden giderek kulübe duyduğu sevgiyi daha da pekiştiriyor.

Dahası, büyük abisinin de Fenerbahçeli olması, evde kısmen bir "Fenerbahçe yuvası" ortamı yaratıyor. Ancak, tam da bu noktada rekabetin gizli kahramanı devreye giriyor: Musab'ın anne tarafından gelen, Trabzonlu ve Trabzonsporlu olan annesi. Evdeki üç Fenerbahçeli karşısında duran tek Trabzonspor taraftarı olarak, evin dengesini koruyan ve takımının renklerini gururla taşıyan anne, "BİZE HER YER TRABZON" diye haykırıyor. Evdeki futbol rekabeti, aslında sadece bir takımı desteklemekten çok daha fazlası. Bu ailede yaşanan denge, futbolun gerçek bir aile değeri olduğunu gösteriyor.

Sonuç olarak, Musab Yücel İlpar'ın ailesindeki futbol rekabeti, evde renkli ve heyecan dolu bir atmosfer yaratıyor. Fenerbahçe ve Trabzonspor'un adeta dans ettiği bu evde, futbolun getirdiği heyecan ve tutku, aile bağlarını güçlendiren önemli bir unsura dönüşüyor. Futbol, sadece bir oyun değil, aynı zamanda aile içindeki birlikteliği pekiştiren bir araç olarak da değer kazanıyor.