Trabzonspor’un başına ne geliyorsa ''bu ülkenin saygın camiası'' olmaktan geliyor. Nazik davranıp susmak, kurumlara saygılı olmak, karanlıkta bile esnerken elini ağzına götürmekle bu işler ne yazık ki bu ülkede hallolmuyor

Mutlaka hakkını arayacaksın!

İçindeki kavgayı bırakacaksın, lobini hayata geçireceksin, masaya yumruğunu vurmak için güçlü olacaksın, haksızlığa baş eğmeyeceksin, esişiz kalmayacaksın, kibirliği bir kenara bırakacaksın.

Bu saydıklarım için de mutlaka örgütleneceksin.

Rakiplerin senin başarılarının gerisinde kaldığında hedef tahtası oluyorsan! Alanya Aytemiz maçında gördük. Maçın hakemi Özkahya tarafından biçildiğimizi….

Hakemlerin bir kısmı Trabzonspor’u alt etmek için, senin rakiplerinin önünü açmak için bütün entrikaları yaparak bir bardak suda fırtına kopartıyorsa, bunlara fırsat vermeyeceksin!

Trabzonspor’u liderlikten indirmek için varsa yoksa Trabzonspor’a yüklenmek…

Kıskançlığın da bu kadarı görülmemiştir doğrusu.

Trabzonspor’a karşı bu kadar acımasız olunuyor ve onu yıpratmak için bu kadar çaba sarf ediyorsa o zaman Trabzonspor camiasının da buna bir dur demesi gerek.

Sayın Ağaoğlu bu görev de size düşüyor.

Size ve yönetiminize… Sonrasında camianın saygın üyelerine…

Şunu hiç unutmayın ki Trabzonspor’un bugün üç puandan çok size ihtiyacı var.

Ziya bey sahasından doğan bu camia Türkiye hatta dünya ile bütünleşmiştir ama kendi içinde hala yaralıdır.

1995-96 yıl şampiyonluğumuz Ali Şen ve o zamanki hükümet aldı. 2010-11 şike ile, 2019-20 sezonu yine şampiyonluğumuz göz göre göre çalındı. Lütfen gücünüzü ortaya koyun ve Trabzonspor’u kıskançlıklar denizinde boğdurmayın! AÇ GÖZÜNÜ YÖNETİM UYAN VE ÖRGÜTLEN!

SÜPER LİG BAŞLAMADAN ŞEYTANLIKLAR BAŞLADI!

Süper Lig başladı başlayalı hakemler bir yerlerden talimat almış gibi Trabzonspor’u kuşbaşı doğrar gibi ince ince doğuruyorlar, farkımda mısınız? İlgi odağında Trabzonspor olan herkes ile futbol kamuoyu görüyor. Ama futbolu yönetenler ile perde arkasında oynayanlar asla görmüyor! Nasıl mı? Geçen sezon Fenerbahçe yöneticileri her maçtan sonra hakemler hakkında kargalar gibi öttüler! Ötmelerinin karşılığını da bu sezon alıyorlar. Hakemleri idare eden güç hangi güç ise Fenerbahçe’yi şampiyon yapmak için tüm kartlarını oynuyor. İşte size açık delil! Hatayspor ile oynanan maçta Fener’in transfer ettiği sol bek Güney Koreli Min Jae Kim, takma eliyle ceza sahası içinde topu kornere attı.

Hakem Abdulkadir Bitigen, penaltı noktası yerine oyunu korner atışıyla başlattı. Güney Koreli solbek adeta ampute futbol takımı kurallarıyla oynuyordu! Ama ne yazık ki, daha önce yenildikleri maçlarda larvalar gibi ötenler, bu maç sonrası hiç ötmediler. Alanyaspor maçında hakem Halis Özkahya verdiği kararlar ve gösterdiği kartlarla Trabzonspor’u ince ince doğrayıp, paket etti. Sadece paket etmekle de kalmadı Hüseyin Türekmen'i haksız yere kırmızı kart ile oyun dışına attı! Eyyamcılığını bu maçta 84 milyona gösteren Özkahya çok daha bariz faul yapan Alanyaspor’un iki futbolcusunu sahada tutarak hizmet ettiği otoriteye bağlılığını gösterdi. 2020 yılındaki Gaziantep-Trabzonspor maçında Abdülkadir Ömür'ün buz gibi golünü iptal eden bu sabıkalı hakem geçen sürede hiçbir Trabzonspor maçında görev verilmezken ne oldu da birden bire Alanyaspor maçına verildi?

Trabzonspor yönetimi bu konuda gerçekleri detaylı bir şekilde öğrenip kamuoyuna açıklamalıdır. Hakem camiasının içinde sanki gemileri yutan bermuda şeytan üçgeni var. Bu şeytan üçgeni TFF’nin içinde olduğu sürece Merkez Hakem Kurulu Eğitim Danışmanı Jaap Uilenberg ne anlatırsa anlatsın, kimseye bir faydası olmaz! Anadolu’dan da şampiyon çıkmaz. Şu açık bir gerçek ki, futboldaki güç odakları pastayı kimseye yedirmek istemiyor ve ne yazık ki istediklerine o şampiyonluk pastasını altın tepside sunuyor! O nedenle bu eyyamcılar yüzünden hakem camiası da küflendikçe kirlenmeye doymuyor. Bu kirli gerçekler nedeniyle de Türk futbolu battıkça batıyor!

İYİ Kİ SOSYETE PAZARINA GİRMEDİK!

“Acıbadem’de otururken Salı Pazarı vardı. Ben hep akşam giderdim o pazara… Üç kilo şeftaliyi bir kilo fiyatına alırdım. Şaka bir yana hepsi izlediğimiz, takip ettiğimiz oyuncular. Son 48 saat hiç uyumadık. Kadromuzu güçlendirerek yolumuza devam ediyoruz. Bu camia her şeyin en güzeline layık. Bir de devlet desteği falan diyorlar. Bize Allah yardım ediyor. Devlet yardımıyla olacak işler değil bu…” Bu sözler Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu’na ait. Şimdi dikkat! Futbolcu transferinde her konuda kılı kırk yardığını söyleyen Ağaoğlu ve yönetiminin mali tablosuna şöyle bir göz attık… 30 Haziran 2021 tarihi itibarıyla borç tablosu: Banka kredileri: 1.055 milyon lira Faiz giderleri: 19 milyon lira SGK ve vergi borçları: 265 milyon lira Mevcut ve giden futbolculara borç: Yok Diğer borçlar: 149 milyon lira Alacaklar: 210 milyon lira Net borç toplamı: 1.278 milyon lira. Başkan Ağaoğlu, 900 milyon liraya devraldıkları kulübün güncel borcunu frenlemeye başladıklarını açıklamıştı ancak görülüyor ki makas giderek açılıyor. Şimdi soru şu: Bir kulübün mali tablosu futbolculara olan borçtan mı ibarettir? Ya da Trabzonspor salı günleri kurulan ve kelepir futbolcuların satışa sunulduğu veya alınıp satıldığı bir semt pazarına mı? Bu 1.278 milyon lira, kulübün geleceğini ipotek altına almıyor mu? Trabzonspor’da hangi yöneticiler borç konusunda ellerini ceplerine atıp ön plana çıkmakta? Ya da ters mantıkla soralım: Kimin cebinde akrep var, kimin cebi delik? Mali tabloda borç hanesine yazılan rakam ile alacak hanesinde yer alan rakam arasındaki uçurumu kim ya da kimler kapatacak? Yakın bir tarihte Trabzonspor kongresi yapılacak. Adaylar gün geçtikçe şekillenmeye başladı. Ancak adayları ürküten tek şey, kulübün borcu. Son bir soru daha: Bu şartlarda enkaz devralan çıkar mı? Fakir edebiyatı yapmıyorum. Konuya realist bir bakış açısıyla yaklaşıyorum. Salı Pazarı’ndan alınan futbolcularla borç bu denli şişiyorsa Sosyete Pazarı’na uğrasak var ya vay halimize!

YILDIZ KALPLER DURAĞI 

Trabzon denince hamsi gelir akla… Horon gelir, fındık gelir, tarihe ayna tutan Sümela, Atatürk Köşkü gelir… Uzungöl, Boztepe gelir akla… Ve tabii ki olmazsa olmaz futbol, Anadolu İhtilali’nin öncüsü, ‘Üç İstanbul’un saltanatını yıkıp şampiyonluğu yeni tepeli şehrin dışına taşıyan Trabzonspor gelir akla. Trabzon’da neşede, hüzünde, kıyıda köşede konuşulan tek konudur bordo mavi. Her yaştan insanın rüyalarını süsler bu takım. Şampiyonluklara ambargo koyduğu yıllarda gelişip büyüyen bu aşk 2010 yılındaki şike sürecinden bu yana depreşti. Parke taşlı ara sokaklarında küçük çocukların kıran kırana maçlarına sahne olan Trabzon’da futbol bir kültür aynı zamanda. Şimdilerde yerinde yeller esen Yavuz Selim sahasının tozunu yutmayan çocuk futbol gelişimini tamamlamış sayılmazdı bu şehirde. Keza Avni Aker de futbol endüstrisinin vitrine sunduğu yıldızların obası sayılırdı. Artık bayrağı Akyazı Stadı devraldı. Bu durakta bordo mavi kalpler tek bir hedef uğruna atıyor: Şampiyonluk. Bu kutsi formayı giymek Charles Lutwidge Dodgson'ın eserine adını veren Alice’in Harikalar Diyarı’nda gezmek gibidir.

İşte böyle bir dünya kurmayı amaçlayan Akpınar Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Coşkun Öztürk, Akpınar Ortaokulu’na 75 adet Trabzonspor forması dağıtarak öğrencilere bayram sevinci yaşattı. Bu formaların yarısını daha önce geri kalan yarısını Pazartesi günü okula giderek dağıttı. Ortaya öyle bir şaheser çıktı ki, adeta bir ressam fırça darbeleriyle tüm okulu bordo maviye boyadı. Öğrencilerin devasa mutluluğu ise şampiyonluk coşkusunu andırıyordu. Formasını giyen her öğrenci daha şimdiden gelecekte fenomen bir futbolcu olmanın hayalini kurmaya başladı bile. Her biri farklı bir karaktere büründü. Tıpkı Ali Kemal, Necati, Kadir, Şenol, Turgay, Cemil, Ali Yavuz, Bekir, Hüseyin, Serdar, Necmi, Ahmet, Galip, Hüsnü, İskender Günen, Hami Mandıralı, Fatih Tekke, Şota, gibi…

KÖYDEKİ SOSYAL HAYAT YOL YÜZÜNDEN SON BULDU

Trabzon’un tarihi Karluk köyüne yıllar sonra dönen ve sosyal yaşamı burada sürdürmeye karar veren iş insanı Temel Karluk, yaptığı birkaç milyonluk yatırımını geçici süreyle kapatmak zorunda kaldı.

Lise çağları sonrası Trabzon’dan çıkarak İstanbul’a giden ve üniversite sonrası iş hayatına atılarak yaklaşık 50 yılını orada geçiren Temel Karluk sonunda doğduğu memleketine döndü... Ve köyüne önemli ölçüde faydası olacağı düşüncesiyle birkaç milyon liralık yatırım yaptı. Yaşayacağı evi, ardından da birkaç kişiye iş imkanı sağlayacak bir de bahçeli lokanta açtı. Manzarası, doğal ve leziz yemekleriyle dikkati çeken Nafs-i Karluk cafe restorant bugünlerde faaliyetine yol sıkıntısı nedeniyle ara vermek zorunda kaldı.

Temel Karluk çektiği sıkıntıları şöyle dile getiriyor; “Söz konusu yöreye giden yolumuzda asfaltın yarısı çökmüş, yarısı kalmış. Yolda su borularını toprağa gömen müteahhit kapama işlemini yaparken kuru betonu mastarlamayarak kepçenin bomuyla düzeltmiş ve bomun dişleriyle yola tarak vurmuş öylece bırakmıştı. Beton donunca yol taraklı, tırtıllı ve kasisli bir hal almıştır. Üzerinden araçlar geçerken aşırı derecede sallanmak lastikleri yıpratarak, amortisörleri de bozmaktadır. Bu nedenle gelen müşterilerimiz manzara muhteşem, tesis çok güzel hizmet de harika... Ama bu yola bir daha aracımı sokmam diyerek sitemlerini iletiyorlar. Biz de defalarca başvurularımızı yaptık ancak çözüm bulamadık. Sonuçta yol yapılıncaya kadar ticari faaliyetimize ara verdik.”

LİGE FIRTINA GİBİ BAŞLADIK

Trabzonspor’umuz lige fırtına gibi başladı. Henüz mağlubiyeti bulunmayan Trabzonspor eksikleri olmasıyla birlikte harika mücadele sergiliyor. Geçtiğimiz hafta Alanya ile ne yazık ki berabere kaldık. Uğurcan belki hatalı bir gol yedi ancak geçen hafta da maçı o kurtarmıştı. Benim her zaman Uğurcan’ımıza güvenim tam.

Ancak genel olarak biz sahada bir oyun oynamaya çalıştığımız zaman da haksız yere çıkartılan sarı kartlarla ve verdiği kararlarıyla hakem hep bizim aleyhimize düdük çaldı. Zaten ligin başından beri hakemler bizim aleyhimize kararlar veriyorlar. Bu gidişata yönetim tarafından dur denilmeli. Çünkü ben artık ligimde adalet istiyorum. Trabzonspor’un hakkını savunacak ve asla geri adım atmayacak yeni yöneticiler istiyoruz.

Lig başından itibaren henüz mağlubiyet yaşamadığımız Abdullah Hocamla beraber daha iyi başarılara imza atacağımıza inanıyorum. Takımın da 10 kişi kaldığımız yerde bile mücadeleyi elden bırakmamaları iyiye işaret. İnşallah hakemlere rağmen başarılar sağlayabiliriz…