Bizim kuşak için çok fazla bir şey ifade etmez aslında anneler günü. Bizim annelerimizin ne kocalarından ne de evlatlarından böyle lüks beklentileri olmadı hiç. Daha doğrusu ne koca gördüler ömürlerinde nede evladı doyasıya zaman bulup da sevebildiler.
 
Erkeklerin gurbette olduğu, Karadeniz’in yokluklarla örülü coğrafyasında hayat mücadelesinden arda kalan kısa zamanda sizin anne dediğiniz o kadın bizim hem annemiz idi, hem de babamızdı. Belki de bu sebeple bir başka sevdik biz annemizi.
 
Herkesin annesi kendine başkaydı, benimki de bana başkaydı, hem de bambaşka!! Benim annem tam bir Anadolu kadınıydı, Hükümet gibi kadın denir ya işte tamda ondan. 40 yaşında iki çocuk babası iken bile bir ters bakışında ayaklarımın bağı çözülürdü. 83 yaşında idi o illet hastalığa (Kanser) yenik düştüğünde.
 
Bu vesile ile hem annem ile bir hatıramı sizinle paylaşmak, hem de tüm ölmüş annelerimizi rahmetle yad etmek istedim.
 
Rahmetlinin hastalığının son safhalarındayız. O hastane senin, Bu hastane benim, O doktor senin, bu doktor benim dolanıp durduğumuz dönemler. Bu lanet hastalık hastayı yiyip bitirmenin yanında hasta yakınında da psikolojik olarak tüketiyor. Koca bir çınar eriyip gidiyor gözünün önünde ve elinden hiç bir şey gelmiyor, Ne acı değil mi?
 
Bu zorlu süreçte ben, ufak kaçamaklarda buldum teselliyi. Kaçamak demişken bir yanlış anlamaya mahal vermeyeyim, bizim tüm kaçışlarımız bordo maviye çıkar.
 
Yine koşuşturmalardan, hastane koridorlarından, terapi merkezlerinden bunaldığım günler. Trabzonspor - Fenerbahçe maçı hızır gibi yetişti imdadıma. Bütün hafta; tüm hastane işlerini ve kendi işlerimi bitirmek, hafta sonuna bir boşluk oluşturmak maksadıyla koşturdum durdum. Başarılı da oldum ve hafta sonunu boşalttım.
 
Plan basitti. Sabah erkenden evden çıkacağım, arabayı havaalanının otoparkına bırakıp ilk uçakla Trabzon’a uçacağım. Akşam maçtan sonra da ilk uçakla dönüp, otoparktaki aracıma atlayıp uzun bir mesai günü edasıyla evin yolunu tutacağım, anamın haberi dahi olmayacak.
Rahmetli uzun yolculuklardan haz etmezdi, uşakları hep dizinin dibinde olsun isterdi.  Ben de anamın böyle bir yolculuktan rahatsız olacağını bildiğimden hanımı da tembihliyorum sakın ağzından kaçırma anam sorarsa dükkanda de!..
 
Plan kusursuz lakin, evde ki hesap çarşıya uyacak mı? bakalım..
 
Sabahın 4’ü kalktım formamı giydim, atkımı boynuma sardım, küçükte bir sırt çantası yaptım kendime ve tuttum havaalanının yolunu. Aracı otoparka bıraktım ve atladım uçağa doğru memlekete. Sabah 9 gibi denizden gelen soğuk bir rüzgar ile karşıladı beni memleket,  acıktığımı hissettim bir anda. Hem gözüme, hem mideme hitap eden mükellef bir kahvaltı ile şımartayım kendimi dedim.  Attım kendimi Moloz’a Rüştü’nün Fırınına. Bir tek bize mahsustur herhalde kahvaltıda pide yemek ama dedim ya şımartıyorum kendimi. Pideyi sipariş ettim ve başladım beklemeye.
 
Birden Telefonum çaldı ve ekranda annem.’’ acaba bir şey mi oldu?’’ diye düşünerek alelacele açtım telefonu. Planı kusursuz yaptığım için yakalanmış olabileceğim hiç aklıma gelmiyor. ‘’Efendum ana, hayırdır inşallah’’ dedim. Kısa ve net bir soru döküldü anacuğumun ağzından ‘’Neredesun?’’. Plan kusursuz olduğundan en ufak bir tereddüt yaşamıyorum. ‘‘Dükkandayım ana, Ayşegül’e dedim ya demedi mi sana?’’ Anam; ‘’dedi, dedi ama kuşlar da dedi ki sen Trabzon’a gitmişsin‘’ Önce büyük bir sessizlik sonra da suçumuzu itiraf ettik tabi. Velhasıl yakayı ele verdik. Azarı işiteceğiz artık ondan kurtuluş yok lakin kafamda deli bir soru var ‘’Beni Kim ispiyon etti’’.
 
İstanbul’a döner dönmez ilk işim hanımı sorguya almak oldu ama nafile ben demedim diyor da başka bir şey demiyor.
Peki o zaman kim??
İçimi kemiren bu şüpheyle daha fazla yaşayamazdım anama yalvardım, yakardım. Ana bunu sana kim dedi. Bir, üç, beş derken döküldü sonunda rahmetli..
Meğer ben gecenin o saatinde arabayla çıkınca komşu anama bir şey oldu sanmış sabahı zor etmiş. Dayanmış kadının kapısına.  "Ne oldu gece ağrıların mı oldu, Aziz gecenin bir yarısı aceleyle çıktı " deyince de annem kurt kadın hemen çakmış köfteyi..
 
Komşu ele vermiş bizi anlayacağınız!...
 
Ebediyete göçmüş annelere Rahmet ve dua ile