Sevgili okurlar büyük takım olma kriterleri vardır. 

Büyük takımlar maçın gereği bir ya da iki kişi eksik kalsalar bile, bir duruş gösterirler.

Son oynadığımız iki maçta takımımız bunun somut örneğini göstererek büyük takım olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.

Hafta içinde ligin güçlü ekiplerinden Konyaspor’la yaptığı maçta doksan dakika bir eksik oynayan takımımız rakibine boyun eğmeyerek namağlup unvanını korumuş olduğuna tanık olduk.

Kendi sahamızda Alanya ile yaptığımız maçta büyük olmanın bir başka versiyonu ile karşılaştık. Kalecimizin talihsiz bir şekilde yediği golle yenik duruma düşmemizden sonra gösterilen dirençle beraberlik sağlanmış arkadan hakemin yanlış kararı ile son yirmi dakikayı yine eksik oynamak zorunda kaldık.

Bu durumda büyüklüğün bir başka versiyonu olan Abdullah hocanın uygulamalarına tanık olduk.

Hoca yaptığı değişikliklerle on kişi kalınmış olmasına rağmen mutlak galibiyet için takımını oynatması görsel açısından bile görülmeye değerdi.

Girilen pozisyonların galibiyet golünü getirmemiş olması futbolun cilvelerinden biri idi.

Sevgili okurlar zaman zaman bazı çatlak sesler çıkıyor olmasına rağmen Abdullah hoca takıma oynattığı futbolla birlikte kendisinin de büyüdüğüne tanık olmaktayız.

Bazı eksiklere rağmen ısrar edilen bu futbol anlayışı desteklenirse arzu edilen hedefe ulaşmak hiç de zor olmayacaktır.

Bugünden tezi yok sol bek sorununu çözmek için çaba sarf edilmelidir.

İsmail Köybaşı’nın kariyeri dikkate alındığında böyle bir sporcunun bir türlü toparlanamaması büyük şansızlık olmaktadır.

Sonuç olarak takım olarak doğru yoldayız.

Abdullah hocanın şunu da bilmesinde büyük yarar var.

Trabzonspor futbolda büyük olurken Anadolu’da futbol devrimi yapmıştı.

Onu yaparken rakipler yanında İstanbul basını başta olmak üzere federasyon ve hakemleri de yenmişti.

Takımının hakkını savunmak tamam ancak oynatacağın futbolla bütün rakipleri yenmek temel hedefin olmalıdır.

Son iki maç alın teri döken sporcu kardeşlerimi ve hocalarını kutluyorum.

İyi haftalar.