Osmanlı’dan Cumhuriyete geçiş ve Cumuhriyet yılları ile çok partili sisteme yönelik onlarca tespit yaptım.

Sevgili Okurlar, Yazdığım yazılarda özellikle Türkiye’nin geçiş süreçlerini, 10.yılını, sonrasında 50.yılını aralardaki sıkıntıları, darbe girişimleri ve darbeleri analiz etmeye çalıştım.

Dikkatli bakınca her darbenin arkasında bir dış güç yönlendirmesi olduğunu da gördüm.

Olacaktır. Osmanlı ile uğrayan Türkiye Cumhuriyeti ile uğraşmayacak mı?

İlginç olan iktidara kim gelirse gelsin bunu yapmaları!

İlginç olan ‘önünü açıp gelsin…’ dediklerinden, başarılı olanları sonradan yıkmaya kalkmaları!

Bakın iktidarlara, kim gelirse gelsin uğraşmışlardır.

Menderes’e parti kurdurdu iktidara getirdiler ve sonraında da idama götüren yine onlardı.

‘Seni buraya tıkayan güç..’ dedi mahkeme Başkanı.

Zaman geçti.

Türkiye’ye ciddi hizmetler yapan Demirel’in başına gelmeyen kalmadı.

Kaç kez canını zor kurtardı.

12 Eylül darbesinden sonra Özal geldi.

Türkiye hakikaten teknolojik olarak atılım başlattı. Ama ona da bir yerden sonra dur dediler.

Mesut Yılmaz ile Çiller arkasından Erbakan-Çiller geldi.

Hem 28 Şubat’ı yaşattılar hem de iktidarlarını ellerinden aldılar.

Parti kurdurdular, milletvekili transfer ettirdiler.

Sonra da halk yoksullaştı diye AK Parti iktidarını getirttiler.

O aradaki süreci hatırlayın.

Bülent Ecevit. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en düzgün adamı.

Kimseye iltimas tanımayan, ilişkilerini de sınırlı tutan bir isim.

Birkaç kez siyasetçi ve gazeteci olarak Irak’a gitmiş ve Saddam Hüseyin ile dost olmuştu.

ABD, Saddam’a kancayı takınca ‘Güneyden girelim’ dediler. Ecevit itiraz etti.

Başbakanlık koltuğundaki Ecevit’e yapmadıklarını bırakmadılar.

Hem de yıllarca aynı gazetede(Milliyet) yazdıkları, hem de Ecevit’in çok değer verdikleri yazarlar..

Ecevit’e bunu yapanların aynıları, ya da devamı bugün ABD ile AB ile ilişkiler iyi değil diye, Türkiye önlerinde diz çökmedi diye Cumhurbaşkanına, Tayyip Erdoğan’a yapıyorlar.

Tayyip Erdoğan hasta diyorlar.

Daha neler diyorlar.

Dün gördük ki, Erdoğan Basket maçında nerede ise 3’lük atacak!

Yazılarımda ısrarla anlatmaya çalışıyorum.

Ülkemiz güçlü olsun. Ülkemizde halk istedi diye iktidarlar değişsin.

Başbakan veya Cumhurbaşkanları da gidecek ise itibarsızlaştırılarak gitmesin.

Halk kendi seçtiğini gönderecekse kendisi göstersin.

Ama dışardan medet ummak, Sosyal medya üzerinden toplumu germek.

Bir Cumhurbaşkanı için akıl almaz iddialarda bulunmak kime ne yarar getirir ki.

Remlam müdürü arkadaşımız Tuncay Uçkun dün Ecevit ile Rahşan hanımın evlilik resmini paylaştığında bunlar aklıma geldi.

Türkiye’ye yaşatılan gerçekler olarak bunları yazdım.

Tayyip Erdoğan’ı savunmak için değil.

Sadece Ecevit’e yapılanların bir kez daha hatırlayın istedim!

Çünkü en erken kavrayan ama en erken de unutan milletiz!