Hükümetin üzerinde durduğu temel meselelere, yine her seferinde olduğu gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan son noktayı koydu.
Kamuda istihdam edilen taşeron konusu özellikle 2000’den sonra günden oldu..
Bugün itibariyle 900 bine yakın çalışandan bahsediyoruz.
Ailesinde taşeron olmayan çalışan neredeyse yok.
Kamuda istihdam edilen taşeron işçilerin özellikle son birkaç yıldır ciddi anlamda beklentileri vardı. Kadro gibi.
Bir memuriyet kadrosu değil ama en azından aradan komisyonun ve taşeron firmaların çıkarıldığı bir çözüm.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün yaptığı açıklamayla sevindirici haberi vardı:
Kamudaki 450 bin ile belediyeler ve il özel idarelerindeki 400 bin işçimiz çalıştıkları yerlerdeki belediye iktisadi teşekküllerinde istihdam edilecekler.
23 bin mevsimlik işçilerin halen en fazla 5 ay 29 gün olan çalışma süreleri de 8 ay 29 güne kadar çıkartılabilecek.
Kamuda 4C statüsünde çalışan kardeşlerimiz de 4B kadrosuna alınıyor.
Yasayla ilgili bir sürprizi de Çalışma Bakanı Jülide Sarıeroğlu açıklayarak; "Belediye ve İl Özel İdarelerinde, taşeron olarak çalışan kardeşlerimiz için de yeni bir düzenleme yaptık, bu kardeşlerimiz, il özel idarelerin ve belediyelerin iktisadi teşekküllerinde işçi olarak istihdam edilecekler" dedi.
Bir önemli husus daha var, bazı çalışanlar tarih farkı nedeniyle bu yasa kapsamında olamayacaklar, onlar da artık ilerleyen dönemleri bekleyecekler diyebiliriz.
Yasa gereği taşeron işçilerin kadroya girebilmesi için 1 Kasım 2015'ten önce işe girmiş ve halen çalışıyor olması gerekecek.
1 Kasım 2015'ten sonra işe giren taşeron işçiler kadrodan yararlanamayacak.
Taşeron meselesi oyunu ister iktidar partisine versin ister vermesin çok suistimale açık bir meseleydi. Yapılan bu düzenlemenin hayırlı olmasını temenni ediyoruz.
Daha iyi çalışma şartlarına sahip olarak istihdam ettirmek her müreffeh ülkenin idealidir.
Türkiye gibi gelişen, büyüyen ve idealleri olan bir ülkenin vicdanlarda eşitsizlik ve burukluk yaratan bu meseleyi çözmesi gayet olumlu.
Yenikapı Ruhu Ölüyor
Sevgili Okurlar,
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu dün grup toplantısında başta Rıza Sarraf konusu olmak üzere açıkladığı belgelerin kamuoyunda oluşan yankılarına ilişkin bir dizi değerlendirme yaptı.
Kılıçdaroğlu diyor ki, ‘Sarraf’ın casus olduğunu ben zaten daha önceden söylemiştim. Ben şu soruyu sordum. Sarraf’a bu bilgileri kim verdi? Devletin sırlarını kim verdi?’
Kılıçdaroğlu’nun iddialarıyla ilgili kamuoyunda bir merak olduğu muhakkak.
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti, belgelerin mevcudiyeti ve sahteliği ile ilgili her şey tartışılmalı.
Nitekim Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bununla ilgili belgeleri CHP Genel Merkezi’nden istemiş.
Hani Yenikapı ruhu diyoruz ya bu yargı meselelerinde de bir Yenikapı ruhuna ihtiyaç var. Ama Yeni kapı ruhu ölmek üzere.
Her şey bağımsız mahkemelerde nihayete ersin.
Kılıçdaroğlu, ‘Sayın Binali Yıldırım’a açık çağrı yapıyorum. Ama Türkiye’yle ilgili davanın Amerika’da görüşülmesi beni rahatsız ediyor. Samimi bir çağrı yapıyorum. Madem ki savcılık soruşturma açtı. Gel parlamentoyu harekete geçirelim. Bizim ülkemizde demokrasinin olduğunu, adaletin olduğunu, bütün dünyaya ilan edelim.’
Kemal Kılıçdaroğlu’nun son konuşmaları etkili olabilir. Ancak şunu söyleyerek bitirmek isterim,
Türkiye’ye dört koldan saldırıların yapıldığı dönemde Kılıçdaroğlu’na akan bilgi ve belgeler dikkat çekicidir.
Eğer, dışardan biri yürü diyorsa, bu prim yapmaz.
Çok Okunanlar

Galatasaray, Kendi Tuzağına Düştü: Barış Alper Krizi Alevlendi

Fındık Fiyatları Güncellendi! Karadeniz’de İl İl Fiyat Tablosu Açıklandı

Trabzonspor’da Visca Krizi! Kasımpaşa Maçı Sonrası Taraftardan Büyük Tepki

Ounahi İçin Dev Rekabet: Trabzonspor ve Barcelona Karşı Karşıya

Bölgesel Amatör Lig’de Kriz: 21 Takım Katılım Payını Yatırmadı, Ligden Çekildi

Trabzonspor’dan Sürpriz Transfer Hamlesi: Tiago Palacios Gündemde!