Geçen hafta oynanan Fenerbahçe müsabakası tam bir taktik savaşıydı. Abdullah Avcı rakibini iyi etüt etmiş, Fenerbahçe’nin oyunu domine ederken arka alanda bırakacağı geniş boşlukları, savunma defolarını  çok iyi değerlendirmişti.

Futbolcu grubunun bu özel maçlara dair yüksek konsantrasyonu da buna eklenince 3’ü sayılan 5 nizami golün atıldığı keyifli bir müsabaka izlemiştik.

Trabzonspor’un buna benzer oyunları daha önce de oynadığı Beşiktaş’ın 24 maçlık yenilmezlik serisine son verdiği hafızalarımızda tazeliğini koruyor.

Trabzonspor’un problemi bu büyük müsabakalardan ziyade büyük müsabakaların ardından nispeten daha küçük kalibre takımlarla oynanan, rahat kazanırız hissiyatı ile çıkılan müsabakalar olduğunu görmekteyiz.

Buna en yakın örnek olarak güçlü Beşiktaş  galibiyetinin hemen ardından alınan Hatayspor mağlubiyetini gösterebiliriz.

Maç önü en önemli tedirginliğim buydu..

Maçın başlamasıyla birlikte tedirginliğimde haksız olmadığımı anladım. Maç seçme hastalığının bu maça da sirayet ettiğini özellikle ilk yarı için söyleyebiliriz.

Koca 45 dakikada Trabzonspor'un bir tane dahi net gol girişiminin olmaması, ilk yarının sonlarına doğru çizgiden çıkarılan top hariç etkili olamadığını, oyunu kontrol edemediğini, basit pas hataları ve sonlandırılmayan atakların dönüşlerinde zor durumlara düştüğünü söyleyebiliriz..

İkinci yarıya Abdullah hoca Berat Bakasetas değişikliği ile başladı. İki savunmacı orta sahanın birinden feragat eden hocanın takımın ilk yarıdaki ofansif etkinliğinden mutlu olmadığı ve müdahale etme ihtiyacı hissettiği anlaşılıyor.

Hocanın müdahalesi ile rakip alanda daha çok görülmeye başlayan fırtına 15 dakika dolmadan golü bulmayı başardı(1-0) Golden sonra da bekleyip arzuladığımız, Fenerbahçe maçında gördüğümüz istekli oyunu göremedik. Bu isteksiz oyun rakibin direncinin artmasına neden oldu. Ve gol böyle bir anda geldi (1-1).

Tam aynı tas aynı hamam diyorduk ki son günlerin klas ismi Onuachu sahalarda nadir görülen klas bir gole imza attı (2-1)

Oyun olarak çok mutlu etmese de alınan 3 puan herşeye değerdi.

Teşekkürler çocuklar