Yabancı seyyahların ve devlet adamlarının methüsenasına mazhar olmuş Trabzon ne yazık ki geçmiş değerlerin sahiplenmesi ya da korunması konusunda daima öksüz kalmıştır. Şimdi bu kadim şehir mahzun ve endişe içerisinde gelecek kaderini beklemektedir. Bunda herkesin bir derecede payı vardır. Her fırsatta imarsız yapılaşma ile şehir adeta gecekondu mahallelerine dönüştürüldü.  Bunu kabullenemeyen entelektüel kesimin de şehri terk edişiyle şehir sahipsiz kalmıştır.  

Adeta anlam verilemeyen bir sorumsuzlukla şehrin üzerinde bir karabasan gibi dolanmakta. Hırpalanmamış tarihi bir yapı, mekan kalmadı.

Uygar devletlere ait müzeler gezildiğinde insan hayranlık duyuyor. Ancak Trabzon’da gün geçmiyor ki şehrin bir köşesi tarumar edilmiş, hırpalanmış olmasın. Geçmişe ait kültür varlıklarının korunup saklanmasını sağlayacak olan yeterli bir kent, arkeoloji müzesinin olmayışı üzücüdür. Sava mağaralarından, Boztepe’deki Mithra tapınağına, Tabakhanede ortaya çıkan Roma Hamamı (Jupiter tapınağı 35 yıl önce ), su sarnıçların, yeraltı galerilerinin kum doldurulması, Reşadiye üst geçidi kavşağında (şu anki Avrasya Pazarı) ortaya çıkmış olan mozaikler, II.Solomon’un, Hoşoğlan’ın, Sofiya’nın kabirlerinin, tarihi hamamların yok edilişi yeterli görülmemiş olmalı ki, son zamanlarda Maraş Caddesinde ortaya 150-200  yıllık olduğu söylenen antik künk ve su sarnıçlarının yıkılması ve kapatılması, Tabakhane vadisinde ortaya çıkan yer altı şehir kalıntılarının yok edilmesi, gecen yıl molozda (Soğan Pazarında) ortaya çıkan Osmanlı taş köprülerinin betonlanarak ortadan kaldırılması gibi onlarca  kültür mirası örnekleri acımasızca yok edilmiştir. Meşhur Opera binasının inat adına yıktırılması, Kemerkaya’da Metropolitan Kilisesi’nin yok edilmesi sorumsuzluk göstergeleridir.

Tanjant yol yapımında tarihi surlara zarar vereceği için güzergahı değiştirilmiş tünel şimdi nasılsa sorun bile oluşturmadı. Bakıldığında taş duvarlardan başka bir şey görülmüyor. Ağaca, yeşilliği de dikkate alan yok. İmar anlayışının ranta mağlup olması sonucunda kendi çölümüzü de yarattık. Meydan parkında kurutulmuş olan ağaçların yerine yenilerini dikmek o kadar mı zor?

Bahçecik ve Tabakhane dönüşüm projeleri perspektifinde yürütülen TOKİ çalışmaları sırasında surların etrafı hafriyatının kepçelerle denize dökülmüştür. Biz ne kadar yazıp bozan olsak da sesimiz maalesef cılız kaldığından fazla bir etkisi olmadı.

Kavak Meydan, Moloz gibi şehrin değişik yerlerinde yakılmış olan kitaplar, tarumar edilen kabristanlıklardan oluşan yıkımlar sonucunda dillere destan olan tarihi şehir adeta feryad edip durur. Neden bu kadim şehre böylesi merhametsiz davranılıyor?