Bazen öyle anlar olur ki “tadına doyum olmaz” ifadesini hakkıyla karşılar. Bir taraftan dini; diğer taraftan milli iki bayramın birleşmesi tam da böyle bir durum.

Ramazan Bayramı ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik bayramını altmış beş yıldır ilk kez birlikte kutladık.

Bu vesile ile geçmiş yâd edilip, bir anlığına da olsa mutluluklar yaşandı. Geçmişlerimizin kabirleri ziyaret edildi. Az da olsa dargınlar barıştırılmaya çalışıldı. Bunlar elbette bayramların mahiyetindeki fazilete fazilet kattı. Toplumsal dinamiklerin sağlamlaşmasını sağlarken; diğer taraftan sokaklarda milli bir coşku ile bağımsız bir devletin ilanı kutlandı.  

Artık azalan, yok olmaya yüz tutmuş bir gelenek çocuklar tarafından yaşatılmaya çalışıldı. El öperek şeker ve harçlık toplandı. Onlar her zamanki güzelliklerini aslında cömertçe bizimle paylaştılar. Geçmişe olan sadakatlerini biz büyüklere örnek olacak şekilde yaşatıldı.

Elbette bu sevinci görevleri gereği buruk şekilde yaşayanlar da vardı. Askerler, gurbetteki öğrenciler, nöbetteki memurlar hatta talihin darbesine maruz kalmış tutuklular. Onların da bayramlarını tebrik ettik. İşlerinde kolaylıklar, yaşamlarında mutluluklar diledik.

Henüz Ramazan Bayramının son günü bu kez TBMM’sinin 103’üncü açılışı nedeniyle ‘23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı’nı kutladık. Atatürk'ün Türk çocuklarına armağan ettiği bu bayram ulusal bilincin genç dimağlara yüklenmesine; Türk çocuklarının vatani sorumlulukları ulusal bir bilinçle şekillendirmelerine çalışıldı. Gerçek söz sahiplerinin genç nesil olduğu bir başka şekilde teyit edildi.

Ulusal egemenliğimizin temelinin atıldığı milli bir günün kutlanması yaşanabilecek çok büyük bir mutluluktur.  Bu nedenle bugün çocuklarca bir bayram olarak coşkulu ve gururlu bir şekilde kutlandı, düşmanlara karşı memleket savunmasının her şeyin önünde geldiğinin bilincinde olduklarına dair bir mesaj verildi.

Gençler geleceğin teminatıdırlar. Bu nedenle Atatürk gençlere “Gençler! Cumhuriyeti biz kurduk, bunu sizler yaşatacaksınız” diyerek Türk halkının geleceğe umutla bakmaları gerektiğine işaret etmişti. Aradan geçen onca zaman bu felsefi bakış acısı değişmemiş, ulusal bilince sahip milyonlarca genç nesil yetişmiştir. Türkiye’nin her gün bir adım daha çağdaş medeniyete yaklaşması için gayretler gösterilmekte, her türlü gericiliğe, hurufata karşı kararlılıkla mücadelenin yürütüldüğünü görmekteyiz. İki bayram sevincini birlikte yaşamanın mutluluğuna vardık.