Ankara’da Trabzon Arsinli hemşerimiz Adem Solak hocamız ve değerli eşi ile evinde oldukça keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Adem hocamız kitapları ile, projeleri ile, araştırmalarıyla, söyleşi ve tespitleri ile çok farklı ve renkli bir kişilik.
Ülkemizin en temel sorunlarına bilimsel çalışmalarıyla ışık tutuyor.
Ekibi ile birlikte gerçek ve somut verilere dayanarak yaşadığımız coğrafyanın A’dan Z’ye istatistiğine hakim.Yıllarını bu işe vermiş.
Çok büyük emek ve gayret söz konusu.
İllerin sosyal-kültürel yaşamları, suç oranları, eğitim durumu gibi bir çok konu üzerinde çalışmaları var.
Adem Solak hocamız Türkiye’de ilk “Şiddetle Mücadele Derneği”, ilk “Şiddetle Mücadele Vakfı” ;üniversitelerde ise ilk “Şiddet ve Suçla Mücadele Araştırma Uygulama Merkezi” kuruluşlarını gerçekleştirdi.
Evine misafir olduğumuz hocamızla bir tarafta çayımızı içerken diğer tarafta zengin arşivini tarama yaptık.
Hali-hazırda ulusal ve yerel medyaya göbekten manşet olacak çok değerli çalışmaları var.
Elbet zamanı gelince kendisi paylaşacak.

Çalışmalarını bire-bir görüşmelerle birlikte toplumun her kesimine inerek yapan Adem hoca özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesine yönelik çarpıcı tespitleri zaman.
“Küresel Şiddet Siyaseti ve Terör” başlıklı çalışması buna örnek.
50’den fazla projede yürütücü, koordinatör, başkan yada araştırmacı olarak görev yapan hemşerimiz Adem Solak aynı zamanda “Şiddetle Mücadele Vakfı”(HEGEM) nın da başkanı.
Ülke düzeyinde şiddet/suç ve yakın konularda 400’e yakın konferans veren hocamız ulusal ve yerel televizyon programlarına katıldı.
Ne olursa olsun ben bu tür değerlerimizi önemsiyor ve takdir ediyorum.
Adem Solak gibi hocalarımızın hem kendisine hem eserlerine hem de ortaya koyduğu emeğe saygı duymak gerek.
Sadece kendisi değil onunla birlikte bir ekip çalışması içinde gayret gösteren çok değerli akademik-bilimsel çalışmalar yapan öğretim görevlilerimiz var.
Eğer biz ülkede terörün kökünü kazıyacak, şiddeti engelleyecek ve suç oranlarını ortadan kaldıracaksak bu konularla ilgili yapılan çalışmalara ve ortaya konan eserlere iyi sahip çıkmamız gerekiyor.
Her bir kitap geleceğe ışık tutacak bir arşiv.
Her bir proje ise geleceğimizi şekillendirecek önemli bir kaynak.
Herşeyin başı temel eğitimden geçiyor.
Hocamızın kaleme aldığı “Çocuklarda Şiddet Duyguları Açısından Anne-baba eğitimi”  ve “Gençliğin Anlam Arayışı” konulu kitaplarını bir solukta okudum.
Çok çarpıcı bir o kadar da hem şaşırdığım hem de gelecek adına üzüldüğüm tespitler var.
27 ilde uygulanan “Gençlik ve Şiddet” Araştırmasında yüzde 58’i kendisinden yüzde 80’i diğer insanlardan, Ceza İnfaz Kurumlarındaki  12 bin gence sorulduğunda yüzde 82’si kendisinden yüzde 88’i diğer insanlardan “nefret” ettiğini beyan ediyor.
Gençlerin içinde bulunduğu “ruh hali”, öfke ve saldırganlık halleri, hayata bakış açıları toplumsal sorunlara paralel gidiyor.
Ne ekersen onu biçersin misali..

Gençleri kaybettiğimizde geri kazanım öyle kolay olmuyor.
Onun için daha çok fedakar, daha sabırlı, daha özverili olmak zorundayız.
Konuşarak-tartışarak, ön yargılardan arınarak nefret duygusunu sevgiye dönüştürmek zorundayız.
Çok öncelere dayanan dostluğumuz var Adem hocamızla..
Ama ilişkilerimizi bundan sonraki süreçte daha sıcak tutacağız
Çünkü ben de artık HEGEM ailesi içindeyim.
Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesine yönelik çalışmalarım ile bende hocama katkı sağlamak birlikte raporlar hazırlamak isterim.
Emeklerimiz ve gayretlerimiz geleceğimiz ve çocuklarımız için..
Hiç değilse onlar daha sağlıklı-daha güvenilir ve daha huzurlu bir ülkede yaşansın.
Onun için dertli olmak zorundayız..
Onun için sorumluluk sahibi olmak zorundayız..