Trabzon yıllarca çöpünü denize döktü. Çevre Bakanlığı sorunu çözmek için yıllarca uğraştı ve örnek bir proje ortaya çıktı. Bu süreçte hem İskenderpaşa Mahalle Muhtarı hem Trabzon Çevre Meclisi Genel Sekreteri ve son adımda da Trabzon Belediye Başkan Yardımcısı olarak bende konunun hep içinde oldum.

Uygulanacak projenin bir örneğini yerinde görmek için 96’da Kocaeli’ne giden ekip içinde bende vardım. Gittiğimiz günlerde İstanbul’da Dünya Yerel Yönetimler Konferansı Habitat II vardı bir fırsat ona da katılmıştım. Döndük Trabzon’a projenin merhale merhale uygulanışına şahit olmaya başladık. En uygun alan, yıllarca bakır madeni çıkarılıp şimdi büyük bir boş alan durumuna çıkan Sürmene-Kutlular Bölgesindeki atık maden sahası idi. Orada karar kılındı. Halkı bilinçlendirmek için biz Trabzon Çevre Meclisi olarak uzman hocalarımızla bölgeye gidip halkı durumdan haberdar ettik. Halk “niye Sürmene” diye soruyordu, anlattık. Atık maden havzasını bu proje ile rehabilite edilecek ve sonunda da tekrar doğaya dönecek bu alan dedik. Çöp depolama süresi 10 yıl olacak, on yıl sonra kentin batı tarafında bir yeni yer bulunacak, dedik. Hem Çevre Bakanlığı ve ona bağlı İl Çevre Müdürlüğü hem de çevre gönüllüleri olarak bizler halka söz verdik. Önce Sürmene-Kutlular atıl maden sahası sonra kentin batı tarafında uygun bir yer.

Aniden Reis tarafından projeye Rize eklendi! Biz sorduk, ilk 10 sene Trabzon sonraki 10 sene Rize katı atık tesissine ev sahipliği yapacak dendi. Katı Atık Birliği kurduk, her ortak belediye bu birliğe halkından topladığı “çöp vergisi” dâhilinde bir ücret ödeyecekti. 2007 de alana çöp dökülmeye başlandı. 2009’a kadar biz Volkan Bey ile görevde idik. Rize Belediye Başkanı külhanbeyi Halil bizim Katı Atık Birliğine katkı sağlamayı reddetti, “gidin Recep Tayyip’ten alın, alabiliyorsanız” dedi. Sürmene-Kutlular çöp depolama tesisi resmen vahşi çöplük alanına döndü sayelerinde. Süre bitti 2017 oldu ama Trabzon ve Rize alana çöp dökmeye 3 sene daha devam ettiler. Alan tıka basa doldu. Aniden Araklı çıktı! Yeni alan Araklı olacaktı. Niye söz verildiği gibi Rize değil de yeniden Trabzon-Araklı diyen bir Allah’ın kulu çıkmadı. Katı atık birliğine katkı ücretini de ödemediklerine adım gibi eminim.

2020 itibari ile batı ilçelerimizden biri olması gerekirken tekrar doğu ilçelerimizden Araklı seçilmesinin “özel” bir nedeni vardı elbette: Rize’ye yakınlığı…

Şimdi sormak gerekir iktidar mensuplarına ve iktidarın paydaşlarına;

2007’den beri Trabzon’u kendi çöplüğü olarak kullanan Rize’nin ayrıcalığı sadece Reis’mi yoksa bunda sizin de iş bilmez basiretsizliğiniz var mı?

ANIT İÇİN SORULACAK KİŞİLER…

Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Metin Genç, Balkan Harbi sırasında 87. Alay bünyesinde yer alan Trabzon Gönüllüler Taburu’nun 511 şehidi için Trabzon’da yola çıktıkları alanda (sanırım liman sahasında) bir anıt yaptıracağız dedi.

Her sene güzel bir anma töreni düzenlenir, bu yıl da Büyükşehir ve benimde ilk üyeleri içerisinde olmaktan gurur duyduğum, Karadeniz Yazarlar Birliği işbirliği ile düzenlendi.

Dönem başkanı Sebahattin Saruhan’ı ayrıca tebrik ederim.

Belediye Başkanı Genç, yaptığı konuşmada “anıt” dikeceğiz dedi. Benimde hemen eski ilçe başkanı, Bayburt ve Sinop (!) AKP sorumlusu Selahaddin Çebi’nin sosyal medyadaki anıt, heykel paylaşımları aklıma geldi. Her milli bayramda, özellikle 10 Kasım’larda Gazi Mustafa Kemal heykellerini, anıtlarını yerden yere vuran ve CHP’li belediyeleri defalarca “heykelci-anıtcı” olarak niteleyen bu arkadaşa acaba Sayın Ahmet Metin Genç son kararını sordu mu diyorum?

Sayın Çebi’nin son sosyal medya paylaşımlarından biri Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Hıdırlıktepe’deki rekreasyon alanı içinde “100. Yıl Şükran Anıtı” kurmasını eleştirisi olmuştu.

Bayburt AKP sorumlusunun haberi var mı Sayın Genç, sizin anıt niyetinizden?

FINDIKDAKİ DERİN (!) OYUNLAR…

Geçenlerde medyamıza sosyal medyamız aracılığı ile bir konu pompaladılar: “Fındık alımı yapan en büyük firma Ferrero alımları durdurdu” diye.

Baktık ki haberin kaynağı yok, Ferrero’dan resmi bir açıklama yok, Financial Times kaynak gösteriliyor ama Financial Times arşivlerinde öyle bir haber yok!

Aklımız almıyor neden bu haberler yapılıyor?

Elbette bir cevabı var bence. Diyorum ki ben; fındık üreticisi elinde mal tutuyor. Fiyat yükselmesin diye “panik” pompalanıyor “bak Ferrero alımı durdurdu, hemen elindekini sat” mesajı veriliyor. Akabinde üç kuruşa fındığı toparlayıp yine aynı firmaya aktarıyorlar.

Arkadaşım, Ferrero senden o fındığı almak zo-run-da. Başka şansı yok çünkü o fındık dünyada başka yerde yok.

Ayrıca bir garip durumda bu piyasa manipülasyona uğratılan ülkenin Tarım Bakanlığından da tek bir ses yok!

Ölmüşüz sahibimiz yok, sahibimiz…

DEMİRYOLU KARADENİZ’E GELİR Mİ?

Gelmesi gerek bence.

Yeraltında doğalgaz ve petrol bulunmayan canım ülkemin en önemli konusu bu olmalı ama oluyor mu? Olmuyor elbette…

Demiryolu demek daha az araç ve daha az petrol demek.

Devleti yönetenler bunu istiyor mu, istemiyor. Çünkü araçtan vergi yolu ile kazanç kapısı kurmuş efendilerine ne söyleyecekler. Petrol içinde aynı döngü var. Petrol satın alarak başkalarını zengin etmeliyiz değil mi? Öyleyse tüm yatırım otoyollara…

Bu bir sağ politikadır aslında. “Demiryolu komünist işidir” deyip işbaşına 1950’de gelenlerin bir devamıdır AKP hükümeti.

Atatürk döneminde yapılanlara bakın birde ondan sonra yapılanlara bakın. Onun Türkiye’sinde “Demirağlarla ördük” marşından bile rahatsız olan AKP Trabzon milletvekili ürettik bu topraklarda. (Muhammet Balta)

Fazla uzattık biliyorum ama içimde bu demiryolu konusunda çok acı var.

Bekleyip göreceğiz, Karadeniz Demiryolu olur mu, olmaz mı?