Bu başlığı Sadri başkanın zamanında bir kez daha kullanmıştım. O dönem Ersun hoca kovulmuş yerine, geliş biçimi bakımından etik olmadığına herkesin hem fikir olduğu Tolunay hoca getirilmişti. Tolunay hoca görevi aldıktan sonra da sonuçlar değişmemiş takım hızla tehlikeli bölgeye doğru inmeye başlamıştı. O günün koşullarına göre Mersin’de oynayacağımız maç her iki takım için de hayati önem taşıyordu. Mersin’in rakibi Elazığ aynı haftayı üç puanla kapattı, bizim de kaybetmemiz halinde sonraki maçların zorluğu bakımında ciddi sıkıntı yaşama olasılığı vardı. Sonuç olarak Mersin’i Mersin’de yenince rahat bir nefes aldık ve de o gün yazdığım yazının başlığını o anı en iyi anlattığını düşündüğüm hayat öpücüğü koymuştum. Zira hayat öpücüğü ile hayata dönen hasta gibi, takım olarak biz de küme kâbusları görmekten kurtulup adeta hayata dönmüş daha rahat oynama olanağı bulmuştuk.
      
Cumartesi oynadığımız Galatasaray maçı da bizim açımızdan benzer özellikler taşıyordu. Zira ilk yedi maçının hemen hemen çoğunu ligin en kötü takımları ile oynadığımız halde ancak yedi puan toplayabilmişiz. Galatasaray maçını kaybetmemiz halinde gelecek diğer zorlu maçlarda yeterli puan alamaz isek kulüp ve de takım psikolojisi olarak düşeceğimiz durumu aklımızdan bile geçirmek istemeyeceğimiz bir duruma düşecektik. İşte böyle bir durumda Galatasaray gibi bir rakibi hem de evinde yenince yazımın başlığını yine birazda sağlıkçı olmam nedeni ile yine hayat öpücüğü iki olarak koydum. Durum benzerliği açısından olaya bakarsak o zamanda yanlış transferler ve de kulübün düşürüldüğü ekonomik dar boğaz gündemimizin ana başlıkları idi. Yani o günden bugüne sportif anlamda değişen hiçbir şey yok. Tek değişen borcun ikiye katlanmış olmasıdır hepsi o kadar.
      
Sevgili okurlar şike yapılarak elimizden alınan şampiyonluk ile birlikte dağılan takımdan sonra hep benzer yazılar yazmaya mahkum olduk. Galatasaray galibiyetinden sonra yazılan bu yazı da durumumuzu anlatan örnek bir yazıdır diye düşünüyorum. Yani şampiyonluk hesapları yapan takım olmaktan çıkan küme korkuları yaşar mıyım hesapları yapan bir takım haline gelmek. Bize bunları yaşatanlar utansın diyeceğim ama bunda hepimizin katkısının olduğu gerçeğini nere koyacağız.
       
Sonuç olarak alınan Galatasaray galibiyeti sadece korkulu rüya görmekten kurtulmak bir yana çok daha ileri boyutta faydalar sağladığı ortada. Öncelikle teknik adam arkadan yönetim rahat bir nefes alırken takım da psikolojik olarak rahatladı. Camianın sarsılan güveninde sorumlulara karşı ciddi bir iyileşme olması da ilerisi için umutlu olma yönünde ciddi fayda sağladı. Yani herkes hayata dönmek için öpülmüş olduk. İyi haftalar.
  
ÖZEL NOT- Maçla ilgili görüş yazmaya yer kalmadı. Ortak bir kanaati eleştirerek paylaşayım. Genel kanı Trabzonspor oynaması gerektiği gibi oynadığı için kazandı deniyor. Bu Galatasaray gibi hem lige iyi başlamış hem de büyük bir takım için doğru. Bana sorarsanız yenildiği maçlarda da oynaması gerektiği gibi oynadı. Söz gelimi Alanya’ya karşı Galatasaray’a oynadığı gibi oynayacak değildi herhalde ama yenildi. Demek ki oynama şeklinde değil galip gelmede sorun var. Eminim bu moralle o konuda da ileriki hafta maçları zorda olsa daha iyi neticeler alacaktır.