Kaçımız yapıp ettiklerimizden dolayı hesaba çekileceğimizin farkında olarak yaşayabildik? Bunun endişesiyle hayatımıza çekidüzen verebildik?

Kaçımız “Üzerinde kafa yorulmamış yaşam yaşamaya değer değildir.” (Sokrates) anlayışı içerisinde hayat sürüyoruz? Hayat üzerinde düşünmek korkutuyor mu bizi ne?

Kaçımız yaşamakla nefes almanın farkını hakkıyla biliyoruz? Her nefes alanın yaşadığını, sadece nefes almanın hayatı anlamlı kıldığını düşünecek kadar sığ mıyız?

Kaçımız bugün masmavi gökyüzüne hayretle ve ibretle baktı? Onca hengâme içerisinde arzla arş arasında hayat süren binlerce canlı ve cansız varlığı hayalinden geçirebildi? Bunca varlığın dünyaya gelişindeki sebepleri tahayyül edebildi?

Kaçımız yetim ve öksüz bir çocuğun başını, içinden gelerek büyük bir sevgiyle ve merhametle okşadı bugün? Ona yalnız ve kimsesiz olmadığını hissettirebildi?

Kaçımız masmavi denizin o tertemiz oksijenini içine çekerek bir martıya gönülden el sallayabildik? İnsana sonsuzluğu ilham eden ufuktaki derinliği görebildik?

Kaçımız diğerkâmlığı hayatının odak noktası bilerek davranabildi? Kendisinden (nefsinden) evvel başkalarını düşünebilme ve önceleyebilme âlicenaplığını gösterebildi?

Kaçımız bu hayatta her adımını bir sonrakini düşünerek temkinli atabildi? Geleceğe yürürken geçmişin tecrübelerini kendine kandil yapıp umutla yol alabildi?

Kaçımız her türlü şiddete ve hakarete maruz kalan mazlumlar için bir köşeye çekilip içten içe ağladı? Onların kanlı gözyaşlarını silmeleri için kendini mendil yapabildi? 

Kaçımız ay ışığıyla söyleşti uykusuz gecelerde? Tenha vakitlerde kâinatın o uçsuz bucaksız genişliğini tefekkür ve tahayyül edip Rabbinin birliğini ve yüceliğini ikrar edebildi?

Kaçımız kalbi yarılırcasına ağıtlar yaktı günahsız ölenlere? Onların ölüme sürüklenişlerindeki veballerin bir kısmının boynumuza yük olabileceğini idrak edebildi?

Kaçımız kendi yaramızı unutup başkalarının yaralarını sarabildik? 

Kaçımız anlamsız nefretleri sevgi zımparasıyla ortadan kaldırabildik? Muhabbet iklimine zemin hazırlayabildik. Sevginin cilasıyla güzellikleri ortaya çıkarabildik?

Kaçımız başkalarının doğrularına burun kıvırıp kendi yanlışlarının içinden doğrular çıkarma gayretinde olmadık? Bu çerçevede iki yanlıştan bir doğru çıkaramaya çalıştık.

Kaçımız para biriktirmekten evvel iyi günde kötü günde dost biriktirmeyi önceleyebildik? Dostun kötü günde paradan daha evlâ olduğunun farkına varabildik?

Kaçımız rüzgâr veya bulut olabildik temmuzlarda ve ağustoslarda yananlara? 

Kaçımız rekabetle değil bir ve beraber olmanın getirdiği sinerjiyle hayatımıza yön verebildik? Yükselmek için başkalarının omuzlarına basmayı kerih görme erdeminde olduk?

Kaçımız vaha olabildik çölde bunalanlara?  Kaçımız bengisu olabildik yananlara?

Kaçımız özgür irademizi koruyarak prangalardan azade müstakil yaşayabildik?

Kaçımız bir âmânın gören gözü, tutan eli olabildik? Onu omzumuza yaslayabildik?

Kaçımız yetim bir çocuğun hayal kırıklıklarını kum taneleri misali toplayabildik?

Kaçımız düşündü hiçbir şey ummadan karşılıksız vermeyi? Vermenin ileride bir koltuk değneği olabileceğini hesap etmeden rıza-i ilâhî için cömertlik kapılarını açabilmeyi?

Kaçımız sadece kendisi için değil başkaları için de kazanması gerektiğinin bilincinde yaşıyor? Elindekilerin sadece kendisine değil, gerçek ihtiyaç sahiplerine de ait olduğunu?

Kaçımız sabah namazından sonra, bugüne kadar işlemiş olduğu günahlara ağladı? Hayatını bir film şeridi gibi gözünün önünden geçirip yanlışlarından ötürü nedamet duydu?

Kaçımız empati duygusuyla karşısındakini anlamaya çalıştı? "Senin derdin benim derdimdir." anlayışı içerisinde yakın ve uzak çevresinin dertleriyle dertlendi?

Kaçımız açlıktan ölenleri düşünerek yemek yerken boğazında lokmaları öylece düğümlendi? Sofraya oturduğunda, onların aç yatma ihtimaliyle kirpikleri nemlendi?

Kaçımız bir adım ötedeki komşumuzun aç mı tok mu yattığını kendimize dert edinebildik? Soframızdaki bir tas sıcak çorbayı onlarla bölüşme faziletini gösterebildik?

Kaçımız emzirebildik bir bahtsızın umutlarını? Kaçımız çoğaltabildik bir yetimin yaşama hevesini? Kaçımız kırabildik parçalanması atomdan zor olan önyargılarımızı?

Kaçımız okşadı yetim bir çocuğun sırma saçlarını? Kaçımız bir dilsizin dili olabildik? Onun derdini kendi derdimiz bilebildik? Kaçımız engel oldu bir engellinin engeline? 

Kaçımız görebildik ölü bir köpeğin inci dişlerini? Kaçımız merhem oldu kanayan bir yaraya? Kaçımız bir fakirin azına kattı çoklarını? Kaçımız insanlığın hakkını vererek yaşayabildik? Kaçımız dünyaya geliş gayesine uygun sürdürebildik hayatımızı?

Kaçımız bir sokak hayvanına bir evlât gözüyle bakabildik, onu kollayıp gözetebildik?

Kaçımız iyi insan olmayı hayatımızın önceliklerinin başına koyabildik?

Kaçımız umutlarını nadasa bırakmış bir muhacire ensar oldu?

Kaçımız kulluk bilinciyle ve kulluğun gereğini yerine getirerek yaşayabildik?     Söyleyin kaçımız? Kaçımız? Bu sorulara olumlu cevaplar veremiyorsak kendimizi, yevm-i mahşerde sorguya çekilmeden evvel bu dünyada sorgulayalım. Lütfen hemen şimdi!