Türkiye stratejik coğrafi konumu nedeniyle dünyanın ender şanslı ülkelerinin başında gelir.
Bu durum pek çok avantajı sağladığı gibi pek çok sıkıntıları da göğüsleme zorunluluğunu getirmektedir. Öyle ki, görmemek için hiçbir tarafa baş döndüremiyoruz. Hani “güzelin sıkıntısı çok olur” der atalarımız. Bu coğrafi konum nedeniyle dışımızda gelişen olaylardan kısa bir süre sonra olayların içerisinde buluyoruz kendimizi. Kısacası bir sıkıntıyı atlatmadan yeni bir sıkıntının içerisinde yer alma durumunun kaçınılmazlığını yaşıyoruz.
Çok eski çağlardan beri Çarlık Rusya’sının varisleri Kremlin yönetimindeki Rusya ile ciddi siyasi, ekonomik ve askeri iş birliği yapmaktayız. Buna bir de boru hattı projesini eklediğimizde Rusya kolay kolay sırt dönebileceğimiz bir ülke değil. Her şeyden önce Rusya Türkiye için çok önemli bir enerji iş birliğimiz var. [1998 yılında 4 milyar metreküplük (bu yıl bitiyor), 1997 yılında 'Mavi Akım” 16 milyar metreküplük anlaşma. 2025 yılında sona eriyor. 'Balkan Rotası' üzerinden 2 anlaşma daha bulunuyor. Bu anlaşmalar 2036 ve 2043 yıllarında sona eriyor].
Ayrıca Rusya, Mersin'deki Akkuyu Nükleer Santralini inşa ediyor. Dahası yıllardır Rusya ve Türkiye’nin akılcı politikaları gereği Karadeniz bir barış havzası olarak günümüze kadar geldi. Önce ABD’nin yayılmacı politikaları gereği McFaul adlı nükleer başlık donanımlı sözde yardım gemisini Karadeniz’e gönderince Lozan anlaşması bir daha ciddi şekilde sorgulanmaya başlandı. Sonra Rusya önce Kırım’ı ilhak etti, arkasından 1990 da çıkarıldığı Azerbaycan topraklarına Karabağ Hanlığını 2021 yılında işgal ederek yeniden üs kurdu ve son olarak Ukrayna’da ayrılıkçı güçlerin Donbass Savaşı'nda Ukrayna'dan ayrılarak kurulmuş olan Luhansk ve Donetsk Halk Cumhuriyeti (DHC) nedeniyle Ukrayna (NATO güçleri dahil) Rusya askeri olarak karşı karşıya gelmiş durumdadır. Rusya'nın önümüzdeki günlerde Ukrayna'yı işgal etme planları yaptığını ve başkent Kiev'i hedef alacağı söylemleri gerginliği daha da artırmış görünüyor.
Silah satışı nedeniyle olmaz diyemediğimiz 1945 sonrası en büyük savaşın başlaması en çok Türkiye’yi zor durumda bırakacağı aşikardır. Yıllardır iyi dostluk ilişkileri içerisinde olduğumuz Rusya ile siyasi, ekonomik ve askeri anlaşmalarımız var. Karadenizin kuzeyinde patlak verecek savaş tıpkı Suriye’de olduğu gibi Türkiye’yi çok zor duruma düşürecektir. Şu ana kadar Türkiye konunun dışında görünse de NATO’nun resmen Ukrayna’nın yanında yer alıyor olması bizi ciddi sıkıntıların beklemekte olduğunu göstermektedir. Ayrıca İsrail doğalgazını Avrupaya ihraç etmek isteyecektir. ABD Karadenizin geçmişte olduğu gibi bir Rus gölü olarak kalmasına razılık göstermeyeceği gibi Rusya da elindeki Karadeniz hakimiyet pastasını başkalarıyla paylaşmaya razı olmayacak. Temennimiz bu gerginliğin biran önce bitirilmesidir.