Bir fıkra;
Aslanın birini yakalayıp hayvanat bahçesine getirmişler. İlk öğün yemek zamanı her hayvanın önüne bir çeşit yemek koymuşlar. Bizim aslanın önüne de bir miktar muz koymuşlar, aslan yesin diye. Aslan muza bakmış, sinirlenmiş ama sabretmiş,  muzu tabii ki yemeden ikinci öğünü beklemiş. İkinci öğün yine aslanın önüne bir miktar muz koymuşlar. Aslan yine sinirlenmiş, kızmış ama yine sabretmiş. Üçüncü öğün geldiğinde aslanın önüne yine bir miktar muz koyduklarında aslan kızmış, bu kez sabredememiş, görevliyi yakasından tutup;
-Yahu sen beni tanımadın mı? Ben kimim? diye sormuş hiddetli bir şekilde.
Görevli,
-Tanıyorum tabi, sen ormanın kralı aslansın.
Aslan tekrar,
-O zaman bu ne? Ben koskoca aslan bir maymun yiyeceği ile nasıl doyabilirim? diye çıkışmış.
Görevli,
-Bir bakayım, bir yanlışlık olmalı, diyerek, dosyaları karıştırmış. Sonunda meseleyi anlamış olmanın mutluluğu ile aslana dönerek, şöyle demiş;
-Efendim, biz seni buraya maymun kadrosundan aldık, o nedenle senin yiyeceğini muz olarak ayırmak zorundayız.
 
Şimdi konulmuş bu kurala uymayan aslan, kurallara uymamakta haksız mı? Yoksa aslan uslu uslu “Gözlerini kapayıp vazifesini mi yapmalıydı?
Okul kuralları, öncelikle mevzuatta belirlenmiştir. Okul mevzuatına aykırı olmamak şartıyla okullar da kural koyabilir, öğretmenler de. Kural koyma yetkisinde olan okul yönetimi ile öğretmenlerin kural koyarken dikkat etmesi gereken önemli bir kural vardır: Kuralları, bunlara uymasını istediğimiz kişilerce belirlemek. Yani okulda öğretmenlerle ilgili bir kural koymak isteyen okul müdürü, bu kuralı öğretmenlerle paylaşarak koyarsa, öğretmenlerin bu kurala uyma davranışını artırabilir.  Öğretmenler de koyacakları kuralları öğrencilerle beraber koyarlarsa, öğrencilerin bu davranışları benimsemeleri ve sahiplenmeleri daha kolay olacaktır. Bazı durumlarda kurallar, okul müdürleri tarafından konmuş olabilir. Bu durumda okul müdürünün yapması gereken, bu kuralların gerekçelerini ilgililere açıklayarak, bu kurallara uyma davranışını artırmak olmalıdır. Öğretmenler de öğrencilerin uyması gereken davranışların gerekçelerini açıklayarak, bu davranışlara uyulmadığı zaman neler olabileceğini hatırlatarak, kuralların öğrencilerce benimsenmesine katkı sağlayabilirler. Bir okul müdürü veya öğretmen öğrencilere, “Bu okulun kuralları bunlardır, ya bu kurallara uyarsınız ya da sonucuna katlanırsınız.” gibi bir yaklaşım içinde yaklaşırsa, kuralsızlığa pirim vermiş olur. Öğrenci merkezli eğitim hayata geçirilmeye çalışıldığı okulda böyle bir yaklaşım otoriter bir yönetim anlayışının somut göstergesidir. Böyle bir yaklaşımın egemen olduğu sınıfta demokrasiden de söz edilemez, öğrenciyi merkeze almaktan da. Çünkü demokrasi, grubun kendini yönetmesi için gereken kuralları oluşturmada görüşlerinin alınması olarak değerlendirilebilir. Okulda ve sınıfta demokrasi kültürünü yaşatmayı başaramadığımız sürece, ülkede demokrasinin hayat felsefesi olarak içselleştirilmesi güç, hatta imkânsızdır. Demokrasinin özünde insana değer vermek vardır. Değer verdiğiniz insana güvenirseniz ve onu önemsersiniz. Öğretmenler sınıflarda bütün öğrencileri bir değer kabul edip, konulmuş veya konulacak kuralları, onların da görüşünü alarak değerlendirirse, sınıfta demokrasinin yaşam biçimi haline gelmesi fazla zaman almayacaktır.

Okul kuralları, “Kurallar kutsaldır, herkes bunlara uymak zorundadır.” Veya “Kurallar çiğnenmek içindir” gibi iki zıt yaklaşımın düzeltilmesinin açık olduğu ortadadır. Sosyal olayları açıklamak için “siyah-beyaz” gibi keskin tanımlamaları fazla itibar edilmemelidir. Çünkü bu iki renk arasında birçok renk çeşidi daha vardır. Bizim kültürümüzde bunun adına “ifrat-tefrit” ikilemi denmektedir. Kültürümüzün önerdiği yaklaşım ise “orta yol” dur. Bu orta yol okul kuralları konusunda da geçerli bir yoldur; İfrat ve tefritten kaçınıp, orta yolu takip etmek sağlıklı yaklaşım olarak önerilmektedir.
Okullarımızda öğrencilerin uymasını istediğimiz kuralların işlevselliği üzerinde hiç düşündük mü? Kuralları bizim için mi önemsiyoruz? Yoksa öğrencilerin hayata atıldıktan sonraki hayatlarını kolaylaştırmak için mi? Yani kuralları öğrenciler için mi? Okul yönetimi ve öğretmenler için mi koyduk? Düşünmeye değmez mi? Okulumuzda bize de “saçma” gelen kurallar yok mu? Buna rağmen bu kuralları uygulatmak için çaba sarf ediyor muyuz? Ne işe yarar ki?