Hürriyet gazetesi ve Ayşe Arman dahil birçok kalem onun öyküsünü yazdı.
Pazar günü gazetede okuduğum haber üzerine iletişime geçtim sevgili Can’ın annesiyle. Ve Salı günü buluştuk. İtiraf etmem gerekiyorsa sorunun derinliğini ve büyüklüğünün bu derece olduğunu tahmin etmemiştim.
Can Kirman, Cerebral Palsi kısacası CP hastası.
Anne karnında yada yaşamın erken dönemlerinde gelişimi tamamlanmamış beynin ilerleyici olmayan bir hastalığı sonucunda ortaya çıkan kalıcı fakat değişime uğrayabilen hareket,postür ve tonus bozukluğu diye tanımlanan hastalıkla yaşayan Can’ın en büyük sorunu okul çağına gelmiş olduğu halde, kendisini kabul edecek bir okul bulamayışıydı.
Bedensel engelli olup ama zihninde hiç bir sorun olamayan bu özel çocuğumuz ülkemizde yaşayan 1 milyon sekiz yüz bin CP’li çocuğumuzdan sadece bir tanesi.
Görüşmemizden bir gün s

Bu yüzden olayı Popülist bir yaklaşımın içine sokmadan Can gibi milyonlarca çocuğumuzun ve ailelerinin yaşadıkları sorunların bir kısmından bahsetmek istiyorum.
Öncelikle en büyük sorunların başında Medical Araç satan bazı fırsatçılar gelmekte.
Yurt dışından ucuza gelen özel ürünleri fahiş fiyatla satan medicalcilerin bu yaklaşımı birçok aileyi zor durumda bırakmakta. Devlet artık Medicalcilere “ DUR” demeli diyor aileler!
Devletin özel rehabilitasyon merkezi sayılarını süratle arttırılmasını isteyen aileler, ayrıca çocuklara tanınan fizik tedavi sürelerinin de arttırılmasını istemekte.
Ülkemizde Çocuk Nöroloji servisleri sayısının azlığından da şikayetçi olan aileler, çocuklarının kaslarının kısa kaldığı için şekil bozukluklarının olmasından dolayı kemik uzatma ameliyatlarını yapan Çocuk Ortopedist sayılarının da arttırılmasını talep etmekteler.
CP’li hastalar mutlaka Epilepsi ve bedensel sorunlarla yaşamaktalar. Bu hastaların devlet tarafından verilen maaşları her iki yılda bir hastanelerden alınan raporlarla sağlanmakta. Oldukça meşakkatli ve yıpratıcı bir süreçten geçerek alınan raporu diyelim ki iki yılın sonunda almadınız. Maaşınız anında kesilmekte.
Bu maaşı talep ettiğiniz her iki yılda bir çocuğun annesinin kendi annesinin tarlasına kadar incelemeye tutulması aileleri incitmekte. “ Bu maaş o çocukların hakkı , zenginde olsalar, yoksul da olsalar o çocukların hakkı! Bu çocuklar kalkıp yürüyecekler mi? Neyini inceliyorlar? Her iki yılda bu işleme tabi tutulmak zaman kaybına uğratıyor bizi. Zaten tükenen enerjimizi çekip alıyor“ Diyor anne Tülay Kirman.
Rapor almak için hasta çocuğunuzla Nöroloji raporu almaya gittiğinizi düşünün. Sonrasında sizi bütün branşlara yolladıklarını. Kan tahlili vs. Midelerinde bulunan peg yüzünden 4 saatte bir beslemek zorunda olduğunuz çocuğunuzun o bebek arabalarında sıkıldıklarını, yorulup, huysuzlaştıklarını!Aldığınız raporlarla o sağlık kurundan diğerine girip durduğunuzu. Hastane ortamının çocuğa ve aileye yaşattığı psikolojik baskıyı düşünsenize?
Nasıl da zor!
Bir de her iki yılda bu işlemi tekrarladığınızı düşünün. Sağlıklıyken bile yapmamız gereken yıllık kontrollerimizi prosedürlerle uğraşmaktan üşendiğimiz için yaptırmıyorken ailelere ve bu çocuklara bu işkence niye?
Rapor almanın başlı başına bir sıkıntı olduğunu söyleyen aileler de bu sürenin en az 6 yıla çıkarılmasını istemekteler. Yetkililer acil olarak bu duruma el atmalı!
CP’li ve diğer özel çocukların ayaklarına giydikleri AFO adı verilen ayakkabılar da dahil diğer özel ürünlerin fiyatları ucuzlatılması, hatta mümkünse ücret bile alınmaması, CP’lilere yönelik okulların ve bu okullarda eğitim verecek olan eğitmenlerin sayısının artması sesini duyuramayan özel çocuklarımızın ve ailelerinin yaşam standartını yükseltecek, belki de sorunlarını bir nebze giderecek etmenlerden sadece bir kaçı…
Ve en önemlisi Sevgili Aileler…
En önemli sıkıntı sizlersiniz. Acımasızca yetiştirdiğiniz çocuklarınız.
Özel çocukların kendi çocuklarınızla aynı sınıflara kayıt olduğunu duyduğunuz anda imza toplayıp sınıftan attırdığınız, küçümseyerek baktığınız, bakıp görmezden geldiğiniz, gülümsemeyi dudaklarından çekip aldığınız o masum çocukların içlerine akıttıkları göz yaşlarından korkun!
Acıyarak baktığınız, canlarını acıttığınız ailelerin ah’larından korkun!
Camların, duvarların ardına mahkum ettiğiniz bu çocukların için için ağlayan kalplerinin seslerini duyun.
Duyun ve empati yapın lütfen! Çocuklarınızı ayrıştırmayın.
Çocuk evin aynasıdır…
Çocuklarınıza tabiatta var olan her şeyi kategorize etmeden, dış görünüşlerine bakmadan sevmeyi saygı duymayı öğretin!
Bunu yapın!
Çünkü bu çocuklar hepimizin.
Tıpkı bu dünyanın hepimizin olduğu gibi…