Cezaları “İyi” bulan da var “Çok ağır oldu.” diyen de var. Evet, yeni trafik cezalarından bahsediyorum. Karayolları Trafik Kanununda yapılan yeni düzenlemelere göre yeni trafik cezaları cep yakacak şekilde arttı.

Cep yakacak diyorum çünkü yüzde 43,93 oranında bir artış söz konusu. Elbette trafik kurallarına uymak herkesin vatandaşlık görevidir. Özellikle son dönemlerde ki ölümlü trafik kazalarında oluşan artıştan sonra aklımıza ilk gelen cezaların caydırıcı ve önleyici özelliğidir.

Fakat cezaların içerisinde özellikle radar cezası çok dikkat çekici ve Kurban Bayramı öncesi memlekete gidip gelenlerin gündemi oldu. Gerçekten bazı cezaları ben de destekliyorum. Özellikle alkollü araç kullananlara, ehliyetsiz araç sürenlere, trafikte tehlikeli hareketlerde bulunanlara, magandalık ve zorbalık yapanlara en ağır cezaların verilmesi taraftarıyım.

Trafik akışını engelleyenlere, sahte plaka kullananlara, bile bile kırmızı ışık ihlali yapanlara en ağır ceza verilmesin mi şimdi? Tabi ki verilsin. Fakat bütün bu cezaların yanında “Radar cezası” hem ağır hem de orantısız uygulanan bir durum teşkil ediyor ki en çok da bu ceza tepki çekiyor.

Her gün yoldayım, bazen de özel aracımla işe gidip geliyorum. Abartısız yazıyorum, Vakfıkebir ile Trabzon arasında bazen 7-8 tane radar olduğunu görünce ben de çok bunalıp ilgililere sitem dolu sözler söylüyorum.

Şehir içi yol, ilçe içerisinden geçen yol, bölünmüş yol, okul önünden geçen yol, uluslararası yol her türlü yol çeşidine giren bu mesafede inanın kaç km hızla gideceğimi ben bile şaşırıyorum. Ben bile diyorum çünkü azami şekilde kurallara dikkat edip boş yolda dönerken sinyal veren biriyim. 2008’den beri ehliyetim var sadece 3 kere ceza yedim.

Bir gün otobüste yanıma oturan jandarma trafik görevlisi arkadaşa radarları gösterip bu yolda kaçla gideyim de ceza yemeyeyim diye sorunca “Ben bile bu yolda ceza yedim.” deyince gerisini varın artık siz anlayın.

Gerçekten radar cezaları şeffaf ve adil uygulanmıyor. Hız limitleri bölgeye göre, standartlaştırılmalı ve net tabelalarla en az 300-400 metre öncesinden uyarıcı tabela konulmalıdır. Sürücü cezadan korktuğu için değil, adil ve mantıklı kurallar olduğu için yavaşlamalı.

Samsun-Trabzon arası “Yol yaptık” deyip yolculuk süresini kısaltanlar, olur olmaz yerlere radar koyup tekrar yolu uzatmamaları lazım. Radar ve radar cezalarını görenlerin aklına güvenlikten çok gelir elde etme amaçlı olduğu geliyorsa bu işte bir sıkıntı var demektir.

Yapılan bir araştırmaya göre de; sürücülerin %63’ü, tabelaların yerleşimi ve anlamı konusunda kafa karışıklığı yaşadığını söylüyor. %41’i ise yanlışlıkla hız sınırını aştığını kabul ediyor ama bunun sebebini ise önceden bilgi verilmemesi olarak gösteriyor.

Velhasıl hız cezası geliri artıyor ama kazalar azalmıyor. Bence de bu radar ve radar cezaları ile EDS yeniden gözden geçirilmeli. Yenilen cezalar yüksek, millet bir yerde bunu unutmaz hatırlar.

Sözlerime son verirken, vicdanı ve imkânı olanlar için her yazımda hatırlatıyorum, deprem ve deprem bölgesindekileri ne olur unutmayın, her daim hatırlayın. Gazze’de soykırım var, unutma, unutturma! Sağlıcakla kalın.