İki hafta önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Trabzon ziyaretiyle ilgili kaleme aldığım yazıdan sonra birçok dost, “Yazına cevap aldın mı?” diye sordu. Hem onlara cevap olması, hem de Trabzon’da Ak Parti üzerine birkaç eleştirimi paylaşmak adına bu satırları yazıyorum.
O yazıma birebir karşılık almadım, zaten öyle bir beklentim de yoktu. Amacım, Cumhurbaşkanı’na, şehir olarak beklentilerimizi, sitem, temenni ve dileklerimizi buradan iletmekti. Üstelik yalnız ben değil, Rize ve Trabzon yerel basınında yazılıp çizilenlerin de kendisine rapor edildiğini biliyorum.
Dolu dolu geçen Rize ve Trabzon ziyaretleri Cumhurbaşkanı’na büyük moral verdi. Ayder’de vatandaşlarla sohbet edip yayla havası alması da kendisini zinde tutmuştur. Bir de Uzungöl’e gitse tam bir Karadeniz gezisi olacaktı.
Hava muhalefeti nedeniyle Trabzon’daki program Hayri Gür Kapalı Spor Salonu’nda yapıldı. Fena değildi. Ancak, son iki yıl hariç Trabzon’daki tüm miting ve programlarını takip etmiş birisi olarak bu kez salona girmedim. Akreditasyon yaptım ama içeri girip atmosferi gözlemlemedim.
O salona en son gittiğimde basın mensuplarına ayrılan yeri görünce, bizi artık orada istemediklerine karar vermiştim. Bu program da yine aynı oldu ve basına kötü bir yerde, görüş mesafesi uygun olmayan ve basının rahatça çalışamayacağı bir yer verildi.
Beni bile bu durum Cumhurbaşkanın programlarını takip etmekten soğutuyorsa gerisini siz düşünün. Yıllardır Trabzon’da Ak Parti’yi ve siyaseti takip ederim, ama ilginçtir Trabzon’dan ziyade Ankara’dan arayıp “Ne gördün, ne duydun?” diye soranlar daha çok.
Yine Ankara’dan program için arayan bir arkadaşa şunu sordum. Kuruluştan bu yana Ak Parti Trabzon teşkilatı kaç kez değişti? Her değişen teşkilatta görev yapan, milletvekili, danışman, aday adayı, yönetici, gençlik ve kadın kolları üyesi hepsi sosyal medyada davasını sahiplense, sahada aktif olsa tablo bambaşka olmaz mıydı?
Şimdi esas fotoğrafı çekeyim dedim. Sadece Ak Parti aracılığıyla işe alınanlar, referans olunanlar, partiye üye olup işlerini gördükten sonra üyeliklerini silmeseler, Ak Parti Ortahisar İlçe Başkanı Seyit Hisoğlu acaba üyelik konusunda teşkilatını uyarır ulusal medyaya bile konu olur muydu?
“Ak Parti’nin kalesi” dedikleri, yine Trabzon’un kalbi ve kalesi olan Ortahisar’da eski ilçe başkanı Selahattin ÇEBİ aday gösterilseydi Ortahisar kaybedilir miydi? Selahattin Çebi’ye başka yerlerde başka görevler verilmiş olsa da, Ortahisar’da muhaliflere karşı onun kadar sosyal medyada çalışan var mı?
Ak Parti Trabzon’da yeniden “Kuruluş ayarlarına” dönmek istiyorsa, kuruluştaki o ilk kadroyu unutmamalıdır. Kuruluşa da son başarılı döneme de bakarsanız sahada aynı isimleri göreceksiniz. Bugün o isimlerden aktif olarak sahada kalan yalnızca Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç. Gerisi küstü, küstürüldü ya da işi bitince başka tarafa geçti.
Gerisinin dava aşkına bakarsanız kim sosyal medyadan en çok partiyi ya da Sayın Cumhurbaşkanını savunuyor diye görürsünüz.
Ak Parti Trabzon teşkilatının başarılı mı başarısız mı olduğunu tartışmak buradan sayfalar sürer. Ancak şu bilinmelidir ki Trabzon’da Ak Parti’nin oyları artık daha da bölünecek hatta azalacaktır. Çünkü Trabzonlu, Çaykaralı genel başkanı olan Yavuz Ağıralioğlu’nun partisi Anahtar Parti gümbür gümbür geliyor. Her genel başkan önce kendi ilinde güçlü olmak ister o yüzden bu da yine Ak Parti’ye olumsuz yansıyacaktır. Yanılıyorsam, “Yanlışsın” deyin. Benim gördüklerim çokta şimdilik bu kadar. Kalın sağlıcakla.