Merhaba, ben Psikolog Merve. Son yıllarda gözlemlediğim en yaygın ve güncel toplumsal psikolojik sorunlardan biri, dijital çağın getirdiği tükenmişlik ve anksiyete sorunları. Sosyal medyanın ve dijital dünyanın hayatımıza derinlemesine girmesi, bizleri fark etmeden sürekli tetikte olmaya ve “yeterince üretmeli” kaygısına sokuyor.

Pandemi süreciyle beraber iş ve özel hayatın sınırları giderek belirsizleşti. Evler artık sadece dinlenme değil, aynı zamanda çalışma ve sosyal bağlantı alanı haline geldi. Bu durum, özellikle genç yetişkinler ve ergenler arasında sosyal karşılaştırma, mükemmeliyetçilik ve sürekli çevrimiçi olma kaygısını artırıyor. Sosyal medyada gördüğümüz idealize edilmiş hayatlar, çoğu zaman kendi yaşamımızı eksik hissetmemize neden oluyor.

Tükenmişlik; yorgunluk, motivasyon kaybı ve ilgi-alakada azalma ile başlar, çoğu zaman anksiyete ve depresyon belirtileriyle birleşir. Bu noktada bireylerin kendi sınırlarını tanıması, ihtiyaçlarını fark etmesi çok önemli. Basit ama etkili yöntemler; dijital detoks, düzenli uyku, fiziksel aktivite ve bilinçli nefes teknikleri olabilir. Ayrıca, psikolojik destek arayışını bir lüks değil, bir gereklilik olarak görmek gerekiyor.

Toplum olarak hepimiz, birbirimize örnek olabilecek küçük adımlar atabiliriz. Yakınlarımızın ruhsal ihtiyaçlarını göz ardı etmemek, onları dinlemek ve desteklemek bunun bir parçası. İş yerlerinde ve eğitim kurumlarında mental sağlığı destekleyen programlar ve esnek modeller daha fazla öncelik kazanmalı.

Dijital çağın getirdiği hızlı yaşam temposuna karşı en güçlü silahımız, kendimizle kurduğumuz sağlıklı ilişki ve sınırlar olacaktır. Tükenmişlik ve anksiyete ile başa çıkmanın yolu yalnızca bireysel çabadan değil, toplumsal bilinç ve destek ağından geçiyor. Her gün küçük bir farkındalıkla başlayabilir ve ruhumuzu, tıpkı bedenimiz gibi özenle besleyebiliriz.