KAPTAN UĞURCAN ÇAKIR İLE EFE KAĞAN ÖZTÜRK BİR ARADA

Geçtiğimiz aylarda Trabzonspor’u ziyaret eden Efe Kağan Öztürk çok sevdiği Trabzonspor Kaptanı Uğurcan Çakır’la bir araya gelerek sohbet etme isteğini iletmiş ve kaptan da bunun için söz vermişti. Göztepe galibiyetimizin ardından sevgili kaptanımız Uğurcan Çakır ile bir araya geldi. Başarılı kaleci Uğurcan ile Efe Kağan’ın buluşması Yenimahalle’de gerçekleşti. Rizespor maçı öncesi babası ve amcasının iş yerinde Uğurcan ile bir araya gelen Efe Kağan, kaptanın odadan içeri girmesi ile birlikte gözleri ışıl ışıl parlayarak, “Alemin kralı Uğurcan abi geliyor” diye tempo tutturması kaptan Uğurcan’ı bile duygulandırdı. Birbirlerine öyle sarıldılar ki hiç ayrılmak istemediler.

Göztepe galibiyeti ve Trabzonspor hakkında sohbet eden Efe Kağan, her şeye rağmen 3 puanı alabilmenin çok önemli olduğunu söyledi. Aynı zamanda Abdülkadir Ömür’ün de gün geçtikçe tekrar eski performansına doğru emin adımlarla ilerlediğini görmek bizleri çok mutlu ediyor. Sonuç itibariyle de Gervinho'nun tek golüyle Trabzonspor galip geldi. İnşallah eksiklerimizin de tamamlanmasıyla beraber önümüzdeki maçlara da namağlup unvanımızı sürdürerek devam edeceğiz. Alacağımız her galibiyette iyi oynamamız gerekmez. Eğer büyük takımsan kötü oynadığın zamanlarda da galibiyet almasını bilmelisin.

Trabzonspor’un en genç kaptanı. Başarılı, mütevazi bir o kadar da alçakgönüllü kalecisi. Millî takımımızın da vazgeçilmezi. Başarılı eldiven kendisin çok seven Efe Kağan Öztürk’ü ziyaret ederek hoş bir sohbete imza attı. Yenimahalle’deki Öztürk Yapı Denetim’de ki sohbette Efe Kağan’nın babası İş insanları Coşkun Öztürk, amcaları Muhammed ve Mustafa Öztürk, Civan Öztürk, kuyumcu Yücel Cumur, kardeşi Emirhan Öztürk, Uğurcan’ı alt yapıdan yetiştirip Trabzonspor’da hocalığını yapmış oynamasın da ısrarlı olan başarılı kaleci antrenörü Ahmet Başkır ve şirket çalışanları vardı. Güzel hoş bir sohbet oldu. Efe sordu, kaptan tüm içtenliği ile cevapladı. Efe Kağan “Bu yıl şampiyon olacak mıyız?”dedi, Uğurcan Çakır, “Bunun için çok çalışıyoruz. Hocamız Abdullah Avcı gerekli plan ve programları çok iyi bir şekilde hazırladı. Tüm oyuncu arkadaşlarım şampiyonluğa inandı. Hepimiz bunun için çok çalışıyoruz. Camiamızın ve taraftarlarımızın desteği ile İnşallah bu yıl şampiyonluğa uzanacağız” ifadelerini kullandı.

Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Efe Kağan Öztürk, “Uğurcan abimi çok seviyorum. Çok başarılı buluyorum. Trabzonspor’dan ayrılmasını istemem ama İnşallah ileride Avrupa’da çok büyük takımlarda forma giyecek. Avrupa’da oynarsa Real Madrid’in kalesini korumasını isterim,  Real Madrid olmazsa ikinci takım olarak Liverpool olsun. Uğurcan abinin bu takımlarda oynaması yakışır. Bu sene şampiyonluğa koşuyoruz. İnşallah şampiyon olacağız. Trabzonspor’umuzun tüm teknik ekip ve futbolcularına selamlarımı iletiyorum ve başarılar diliyorum. Kaptanımız sevgili Uğurcan ağabeyim beni kırmayıp benimle buluştuğu için de çok teşekkür ederim. İyi ki varsın kaptan” ifadelerini kullandı.

KURT KAPANI

Koçbaşı Ali ve yardakçılarının 3-1'lik Fenerbahçe galibiyetinin ardından hakem üzerinden Trabzonspor aleyhine yaptıkları provokatif tuluatla gerilen Türk futbolunun artçı şoklarını izledik Göztepe maçında. Rugby maçını andıran müsabakada futbol topundan ziyade kemik sesleri yankılandı İzmir semalarında. Ligin dibine demirlemiş Göztepe, olçum (sahte doktor) Ali Koç'un yazdığı ilaçlarla başkalaşım geçirip vandal bir canavara dönüşmüş. Her yeri kırıp geçirme derdindeydiler. Son dakikalarda rakip takım kalecisi İrfancan Eğribayat'ın ceza alanımızda aradığı gole karşılık alamaması üzerine yaşadığı haletiruhiye bu anlamsız öfkenin dışa vurumuydu. Buna karşı Trabzonspor tüm eksiklerine rağmen yılmadı, 'yel kayadan ne alır ki' misali direndi. Orta sahanın da yükünü çeken Abdülkadir Ömür'ün driplingiyle topu önünde bulan Gervinho ile sonuca gitti.

Klasik bir sözdür: 1-0 olsun bizim olsun. Nitekim öyle oldu. Puzzle'ın parçaları ya eksikti ya da yanlış dizilmişti. Şampiyonluğa oynayan takım Göztepe, yaşamsal belirti veren takım ise Trabzonspor'du sanki. Yürek yemiş Göztepe önünde her hattıyla kurt kapanı taktiği uygulayan bordo mavili takımın merkezindeki kuvvetler hızlı bir vur kaçla rakibin orta sahasını yardı ve sonrasında bitirici darbeyi Gervinho ile vurdu. Koçbaşının taraftarını isyana teşvik etmesi görüldü ki ülke futbolunda domino etkisi yarattı. Her maç daha gerilimli, daha savaşçıl bir görüntüye büründü. Fenerbahçe Başkanı yarattığı algıyla omurgasız kulüpleri tarafına çekerken Trabzonspor adeta 'Sıkıyorsa gelin' diye haykırdı. Bu arada sapır sapır döküldü. Amiyane tabirle ampute futbol takımını andırdı. Abdullah Avcı komutasındaki futbolcular bu maç öncesi ve esnasında verdikleri firelere rağmen hamasi duygularla azim ve kararlılık örneği sergilediler. Ne yaratılan algıya boyun eğdiler ne de eksik bünyelerine. Takım halinde organize olup Avcı'nın verdiği tüm talimatları harfiyen yerine getirdiler. Ve... yaslı gittikleri İzmir'den şen döndüler. Artık hiçbir maç kolay değil. Önümüzde kritik bir eşik var. Bunun ilk aşaması Çaykur Rizespor maçı, ardından şampiyonlukta favori gösterilen takımlardan Beşiktaş'a karşı verilecek mücadele. Ancak görülüyor ki Trabzonspor'un en büyük rakibi kendisi. Zira hemen hemen her güne sakatlık haberleriyle uyanıyoruz. Takımın üzerinde kötü emeller besleyen bir göz var sanki. Kurşun döktürmek lazım. Günübirlik sakatlanan Trondsen'den tutun da Trabzon'a tatil yapmaya gelen müzmin sakat Koita'ya, Abdulkadir Parmak'tan 'Ömür' törpüsü Abdülkadir'e, Bakasetas'tan Nwakaeme'ye, Hamşik'ten Berat'a kadar takım adeta revire döndü. Tüm bunlara rağmen gelen galibiyet çok anlamlı. Tebrikler Trabzonspor.

TRABZONSPOR’UN MARKO PAŞASI

 Hani bir çözümsüzlük halinde 'Derdini Marko Paşa'ya anlat' denir ya... Teşbihte hata olmaz, Trabzonspor'un hiç şüphesiz Marko Paşa'sı o. Başkan Yardımcısı Ertuğrul Doğan bu güzide kulüp için tabiri caizse giyotine kafa atıp onulmaz sorunları gideren bir yönetici. Paraysa para, maneviyatsa maneviyat... Her durumda kapısı çalınan Doğan kulüpte göreve başladığı günden bu yana ateşten gömlek giydi. 'Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın' diyerek bordo mavili kulübün haklarını sonuna dek savundu ve savunmaya devam ediyor. Trabzonspor onun için kutsi bir değer. Ve bu kutsal değer uğruna her şeyden feragat etmeye hazır. Doğan sporla sosyal bir bağ kurup okullara ve şehit ailelerine forma jesti yaptı. 81 ile gönderdi bordo mavi formalardan. Maksat, Trabzonspor sevdasını Türkiye'nin en ücra köşelerine kadar yayıp benimsetmek. Erzurum'un cağ kebabından, Beypazarı'nın doğal maden suyundan, İzmir'in kumrusundan, Van’ın keledoşundan, Sinop'un nokulundan tattı içine sindire sindire. Her yöreyi ciğerlerine çekti. Cebinden yaptığı fahiş harcamanın önemi yok onun için. Türkiye'yi bordo maviye boyayıp resmetti adeta.

 Yöneticilik koltuğa zamkla yapışmakla olmuyor tabii. Doğan da öyle yaptı. Dışa açılımla Trabzonspor öğretisini tüm çocukların belleklerine kazımaya çalıştı. Kulübün kasası konumundaki Doğan Trabzonspor'a alenen ya da gizlice kurulan bütün tuzaklara karşı göğsünü siper ediyor, gözünü budaktan sakınmıyor. Tüm bunları saygı sınırlarını aşmadan, rakip kulüplerin kırmızı çizgilerini ihlal etmeden, sokak jargonu kullanmadan yapıyor. Yüreği Trabzonspor sevdasıyla kıpır kıpır çarpan Ertuğrul Doğan, 2020 yılında Türkiye’de koronavirüs salgınına karşı başlatılan Milli Dayanışma Kampanyası’na verdiği büyük destekle de göz doldurmuştu. Ağaoğlu'nun beyin takımında yer alan Doğan enerji sektöründeki çalışmalarıyla da adından söz ettiriyor. Özellikle yenilenebilir enerji onun uzmanlık alanı. Ertuğrul Doğan'daki bu bitmek tükenmez bilmeyen aşkın sonu nereye varır bilemeyiz ama o, Ahmet Ağaoğlu'nun halefi olarak gösteriliyor. Camianın sevgilisi haline gelen Doğan şüphesiz bu onuru hak edenlerden.

TURİST ÖMER DERLER ADIMA!

Çok severdim Sadri Alışık'ı. Muzip, hoşgörülü, duygusal ve bazen delişmen... Hele o Turist Ömer karakteri yok mu... Dünyanın dört bir yanını gezdik onunla; bazen Kenya'da yamyamlar arasında, bazen İspanya'da boğa güreşinde bulduk kendimizi. İzlerken içimin yağları erir, o karaktere bürünür, final bölümünde meşhur selamını verirdim.

Mizahi yönü ağır basan usta sanatçı 'Seni öyle severim ki dengeni kaybedersin, kiliseye gider selamünaleyküm dersin.' gibi ironik replikleriyle hafızalara kazındı. Ruhu şad olsun. Şimdilerde bakıyorum da meğer Turist Ömer'e ne kadar da öykünen futbolcu varmış. Trabzonspor'un kronikleşmiş sakatlığı günübirlik nükseden Trondsen'in yanı sıra bordo mavili kulübe 1 milyon 400 bin Euro’ya mal olan Koita'yı Turist Ömer'i izler gibi izliyorum. Ligde sadece 20 dakika, kupada da taş çatlasa 15 dakika gövde gösterisi yapan Koita sürekli sakat. İlk on birde arasın ki bulasın. Camianın gol umutları, kulübün 50 milyon lirası güme gitti. Şimdi atsan atılmaz, satsan satılmaz. Trabzon'a Turist geldi, öylece gidecek bu şehirden. Trabzonspor'un kucağındaki bomba patladı patlayacak. En çok merak ettiğim konu da giderken ne talep edecek? Yönetim şimdiden bu derse çalışıp radikal önlem almalı. Yamalı bohça gibi bu transfer. Dikiş tutmuyor bir türlü. Zaten yolcular listesinde başa yazılması gereken Koita gitsin Serengeti ormanlarında kısa film çeksin. Kendini izler de Turist Ömer'in topluma boşa mal olmadığını anlar belki.

AVNİ AKERİ’İN İSMİ DE KALMADI

Ne kadar vahlansak Avni Aker geri gelmez. Burada amatör, profesyonel maçlar oynandı. Trabzon’un yüz akı idi. Yaz, kış demeden taraftarlar Trabzonspor’un şampiyon olduğu yıllarda veya Avrupa kupası maçlarında Avni Aker’in etrafında gece sabaha kadar kuyrukta beklerlerdi. Çingene ateşi yakıp kimileri ateşin etrafında oturup ısınırdı veya uyurdu.

Kimileri üzerlerindeki parkeleri yere serip sabah olmasını ve Avni Aker kapılarının açılmasını bekleyip tribünlere girerdi. İşte toprak Avni Aker’in durumu. Sanat mektebi kale arkasında olan yerde üç Yalısporlu. Yıl 1963 Mavi-Beyazlı formayı sırtına geçiren Kaptan Özçilingir sol açık, Fikret Barın (Uzun Yıllar Yol iş sendikası Genel Başkanlığı yapmış) orta sahada oynuyor. Selçuk Gelen (Önce kaleci başladı. Sonra abisi kaleye geçince) oda sağ açık oynadı. Bugün Avni Aker’in olduğu yer bir hiç uğruna millet bahçesi oldu. Avni Aker’i yaşatmak içinde kapalı tribünün olduğu yerde küçük bir duvar bırakıldı. Buraya boya ile Avni Aker Büfe diye yazdılar. Bunu yapmakla güya Avni Aker’in ismini ve anılarını yaşatıyorlar. Böyle yapmakla kendinizden başka kimseyi kandırmıyorsunuz.

HAKEM CAMİASININ CAN SUYU: FURKAN AKSUOĞLU

Meşakkatli bir meslek şu hakemlik. İtilip kakılırsın, sağdan soldan sürekli küfür yersin, doğruların görmezden gelinir... Vefa kavramının çöpe atıldığı bir kariyer aynı zamanda. Bazen verdiğiniz bir karar maçın önüne geçer, o ana kadar yaptığınız tüm artılar bir rüzgara kapılıp uçar gider. Zemheri ayazı çıksa da burnundan soluyan lavların üzerinde yürüdüğünüzü hissedersiniz her maçta. Hele Türkiye'de hakem olmak zor zanaat. Fokur fokur kaynayan bir ortamdan içeri adım atmış hissi uyandırıyor insanda. Profesyonel bazda bazı hakemlerin adeta çarmıha gerildiği günümüzde fidan gibi serpilen hakemlerimiz de var. İşte onlardan biri: Furkan Aksuoğlu...

Türkiye onu bir maçta ikinci sarıdan kırmızı kart gösterdiği futbolcu tarafından burnu ısırılan hakem olarak tanıdı. Geçen hafta başlayan Trabzon Amatör Küme'de süper ötesi maç yönetti. Son yıllarda skandal boyutunda kararlarıyla sürekli tartışılan hakem camiasının gelecek vadeden isimlerinden biri... İlkeli, azimkar, hırslı ve sempatik bir kişiliğe sahip. 'Önce insan' kavramını kalbinin ve zihninin derinliklerine yerleştirmiş bir kere. Hakem olmak için cansiperane çalışmış, organize edilen bütün testlerden başarıyla geçmiş. Yönettiği müsabakalarda futbolcuların da ekmek parası için emek sarf ettiği düşüncesinde. Sırf tribünleri ya da futbolcuları değil öncelikle vicdanını rahatlatma derdinde. Bu bilinçle, absürt kararlar vermemek için kılı kırk yarıyor, sürekli vicdan muhasebesi yapıyor. Bandırmaspor'un deplasmanda Tuzlaspor'u 3-0 yendiği maçı yönetti geçtiğimiz günlerde. Çaldığı ya da çalmadığı düdüklerle sırıtmadı. Her geçen maç üzerine koyan Aksuoğlu kart tercihleriyle de değme hakemlere taş çıkarıyor. Süper Lig'de dördüncü hakem olarak da göreve soyunan Aksuoğlu'nun en büyük hayali bir Felix Brych, bir Markus Merk, bir Nicola Rizzoli gibi şöhret sahibi hakem olmak. Bu uğurda adım adım ilerliyor. Trabzon hakem camiasının göz bebeği olan Aksuoğlu'na çıktığı bu yolda başarılar diliyoruz.