Bazı şeyler hiç değişmiyor!
Yıl 2019 olsa da değişmiyor.
Adıyaman, Ardahan, Artvin
Bayburt, Burdur
Erzincan, Giresun, Gümüşhane
Karabük, Karaman, Kilis, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir
Nevşehir, Niğde
Osmaniye
Sinop
Yozgat
Veeeee Rize!(Başbakan ve Cumhurbaşkanı çıkaran Rize!)
Bu güne değin kadın milletvekili çıkarmamış yirmi ilimizi yazdım.
Tek bir kadın vekili olmayan illerimiz! Hadi diğerlerini demografik, ve sosyolojik durumlarından ötürü bir nebze mazur görsem de,  ki onları bile kabullenemiyorum … Peki Artvin ile Rize’ye ne demeli?
Tamam kabul! Siyasette kadın olarak var olmak gerçekten çok zor. Düşük profilli kadın siyasilerin dürüst, bilgili,donanımlı, hakkaniyetli kadın siyasilere  açmış oldukları o akıl almaz entrika dolu, sinsi savaşlarla baş etmek gerçekten çok zor. Kendine rakip olarak gördükleri kadın siyasileri siyasi arenadan silmek için  varoş bir kahvehane köşesinde konuşulan türde bel altı dedikoduları, yada kadını karalamaya yönelik tarzda ki ideolojik söylemleri yayan  erkek siyasilerle baş etmek de çok zor.
Ama ya o illerin seçmeni olan diğer kadınlar…
Hiç mi istemediler bu güne değin Meclis de temsil edilmeyi?
Hiç mi akıllarına gelmedi?
Yoksa geldi de, umursayan mı yok?
Peki, umursanmadığınız yerde, neden umursarsınız ki?
 
1934 yılından bu yana 85 yıldır yapılan 23 genel seçimde, 11 bin 385 milletvekilden sadece ve sadece 598’inin kadın oluşu birçok şeyi anlatıyor aslında da.
 
Ne diyeyim bir daha ki seçimlere inşAllah.
******
Son bir haftadır belediye başkanlarına yönelik “Huzur Hakkı Parası” adı altında gündem oluşunca dur bakayım dedim, neymiş ülkeyi huzursuzluğa boğan, sosyal medyada büyük tepkilere yol açan bu Huzur Hakkı Parası?
Öğrendim…
Bir şirketin ortağı, müdürü, yönetim kurulu üyesiyseniz sorumluluk ve yükümlülükleriniz nedeni ile karşılaşacağınız riskleri azaltmak amacıyla belirlenen maddi karşılık.
Kısacası; Huzur Hakkı resmi işlerde bir konuyu görüşmek üzere toplanan kurulun üyelerine bu görevden dolayı verilen para.
Dolayısıyla, siyasi bir otorite değilseniz elbette sorun yok.
Ama siyasi otorite yada bürokratsanız sorun büyük.
Çünkü adam-kadın hem bir resmi kurumun başında başkan, hem de başka kurumlarda yönetici…
 
Memlekette başka biri kalmamış gibi, bir insanın her yerde bir numara olması, her yere başkan olması, çok ilkel bir durum.
Ben, ben, sadece ben demesi egoyu da aşarak komik bir duruma düşürmekte kişiyi.
Hele hele koca koca insanların, aldıkları tepki karşılığında o kurumlardan aldıkları paraları yok şu kuruma bağışladım, yok bu kuruma bağışladım diyerek kendilerini “ lütfen aldım ama aslında ihtiyacım yok !“ yada “sadece ben almıyorum ki… Bütün partiler alıyor!” gibisinden savunmaya geçmesi,  hem komik, hem de acınılası bir durum.
Aklımızla alay eder gibi…
Demezler mi, huzur hakkı neyse de ya KUL HAKKI?
******
Bu hafta gündem bir tuhaftı.
Çünkü…
Halkbank Müdürü Hakan Atilla’yı kahraman gibi karşılayanlarla, vaktiyle Reza Zarrab’ı kahraman ilan edenlerin aynı kişiler olması…
“Reis bizi Afrin’ e götür.” sloganıyla “Milliyetçilik kasan” genç arkadaşımızın, çok değil o slogandan bir kaç ay sonra askerliğini bedelli olarak yapması …
Birçoğumuza “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?” dedirtti.
Anlayacağınız, kafalar karışık.
 
Istikrarlı bir hafta dileğiyle…