Okullarda öğrencilerin yoldan çıktığına ilişkin genel bir kanaatin oluştuğunu söylemek mümkündür. Evet, çocuk ve gençler eskisi gibi “uslu” durmuyorlar. Yolda olmak için eğer “usluluğu” ölçü kabul ederseniz, o zaman gerçekten çocuk ve gençler yoldan çıktılar. Ama çocuk ve gençlerin “uslu” durmaları iyi bir şey mi? Uslu durmak ne demek? Uslu durmayan öğrencilerin öğretmenleri ne âlemde? Herhangi bir öğretmenler odasında biraz vakit geçiren birisinin tanık olacağı şeyler üç aşağı beş yukarı aynıdır; üstelik dünyanın her yerinde de bu durum benzerdir:

Şevk eksikliği, enerji düşüklüğü, sızlanma, şikâyet, moral bozukluğu…(*) Hangi okula giderseniz gidin, karşılaşacağınız manzara, burada anlatılanlardan farksız olacaktır. O zaman acaba sadece öğrenciler değil, öğretmenler de mi yoldan çıkmıştır? Öğretmeni ne ise öğrencisi de odur. Öğretmenin kalitesi kadar öğrenci kalitesi ortaya çıkar. Yazının başlığı soruya dönersek, “Okullarda öğrencileri yoldan kim çıkarmış?” Cevap, elbirliği ile hepimiz; biz öğretmenler, veliler, sosyal medya, TV, internet, vb. Demek ki bu duruma gelmenin tek bir sebebi yoktur. Yoldan çıkmayı konuşmak için öncelikle yoldan çıkmanın ne anlama geldiğini açıklığa kavuşturmamız gerekir. “Bizim zamanımızda” diye başlayan bir cümle ile bu kavramı anlamlandıramazsınız. Bizim zamanımızdaki bakış açısını, günümüzde kullanılmaya devam edersek, günümüzü anlamakta güçlük çekeriz. O halde çocuk ve gençlerin yolda olmalarının yeni anlamını bulmalı ve kullanmalıdır. Sanki her şey eskisi gibi duruyor da sadece öğrenciler yoldan çıktı, bozuldu…

Halbuki öğretmenler de bizim zamanımızın öğretmenleri değildir. Olmaması kötü bir şey değil tabii ki… Her şeyin değiştiği bir dünyada, öğrencilerin ve öğretmenlerin değişmemesini beklememek gerekir. Önemli olan değişikliği kabul edip, onu yönetmesini bilmektir. Gelinen durumda sadece öğrencilerin durumu bizi rahatsız ediyorsa, bu, onlara haksızlıktır. “Öğrenciler yoldan çıktı” hükmü, eski bakış açısına göre doğru bir yargıdır. Ama günümüz anlayışına göre, öğrencilerin yoldan çıktıklarını söylemek kolay değildir. Buna bakarsanız, veliler de yoldan çıktı, öğretmenler de… Çünkü bizim zamanımızdaki veli de yok, öğretmen de…

Ayrıca bizim zamanımızda olmayan sosyal medya, internet, TV, gibi uyarıcılar da öğrencilerin değişmesinde önemli bir etkiye sahip… O kadar ki, bu uyarıcılar, ana-babadan da öğretmenden de etkili bir konumda görünmektedir. Bu duruma göre, öğrencilerin yoldan çıkmasının tek bir kaynağı yoktur. Hepimiz, elbirliği ile öğrencileri yoldan çıkardık, şimdi de onları yola getirmek için çaba harcıyoruz. İşimiz zor. Çocuk ve gençleri “insan merkezli” düşünelim diye, onları başımıza geçirmiş olmayalım. Evde demokratik kültürü hayata geçirmek adına, çocukları evin yöneticisi konumuna getirmekle, onları yoldan çıkarmış olmadık mı? Aynı şey okul ve sınıf için geçerlidir. Sınıflarda öğrenci merkezli eğitim adına, sınıfın yönetimini öğrenciye bırakarak da öğrencilerin yoldan çıkmasının zeminin güçlendirdik. Öğrencisini uyarmak için ona sert bir bakış attığı için öğretmenden “çocuğumun psikolojisini bozdu” diye şikâyete gelen veli, çocuğunun yoldan çıkmasına yardım ediyor. Çocuk ve gençlerin yola gelmeleri için öncelikle yolu iyi tanımlamalıdır. Daha sonra aile bilinçli bir ebeveyn olmalıdır. Aynı zamanda da çocukları etkileyecek tüm uyarıcılara karşı uyanık olmalıdır. Yoksa işi sadece öğretmene havale ederek bu işin altından kalkılamaz.