AK Partinin daha doğrusu Reisi Cumhurun son seçimden yenik ayrılması her konuda olduğu gibi futbolda da kartlar yeniden dağıtılmasına neden oldu.O baskın güç, o manyetik alan etkisini kaybetmeye başlayınca yeni yeni güç odakları ortaya çıkmaya başladı. Futbolda da bu durum artık gözle görünür bir hale geldi. Tek aday olarak yukarıdan işaret edilen ve iki dönem Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı görevini üstlenen Mehmet Büyükekşi artık o koltukta istenmiyor.

Son yıllarda alıştığımızın dışında çok adaylı bir seçim olacağı futbol camiasında öngörülüyor, konuşuluyor.

 

Ülke futbolunun her daim kaymağını yiyen iki kulüp lobi faaliyetleri ve Büyükekşi sonrasını dizayn etme adına ölümüne bir mücadele veriyor. Destekledikleri kişinin Federasyon başkanı olması durumunda tüm kurullarda etkili olmalarının da önü açılacak ve şampiyonluk yarışına bir adım önde başlayacaklar. Yani kendilerince haklı sebepleri var.

Yani yine tabana yayılmış, yine genelin onayını almış özerk bir yapı oluşmayacak. Düne kadar siyasete sırtını dayamışlar gidecek yerine Fenerbahçe yada Galatasaray’a sırtını dayamış, uzaktan kumandalı bir yönetim gelecek. Tabir caizse iki ucu boklu değnek misali.

Peki Türk futbolunun haylaz çocuğu Trabzonspor bir kenarda suspus oturuyor mu? Tabi ki hayır, bu düzene de çomak sokmaktan geri kalmıyor. İstanbul kulüpleri TFF’yi ölümüne savunurken TFF’yi istifaya davet eden Ertuğrul Doğan yönetimi Ali Koç’un erken seçim için imza toplamasına kulaklarını tıkadı, onay vermedi. Bununla da yetinmedi ve  kulüpler birliğinin erken seçim başlıklı toplantısına da katılmadı!

Trabzonspor kısaca şunu diyor; Mehmet Büyükekşi gitsin buna evet ama yeni gelecek başkanın da bir oldu bittiyle kapalı kapılar ardında belirlenmesine müsaade etmeyiz.

Yani biz ne Fenerbahçe’nin ne de Galatasaray’ın yol arkadaşı yada piyonu olmayız, biz bu oyunu bozarız diyor. Tam da Trabzonspor’a yakışır bir hareket. Hep dediğimiz gibi “paraya karşı emeğin savaşı”.

Gündeme dikkat çektiğim kısmı burada sonlandırıp geçelim gecenin maçına;

İlk dikkatimizi çeken kadrodaki revizyon oldu. Trezeguet’nin sakatlığında sol kenara Fountas, ileri uca Enis, Umut Güneş’in yerine Bardhi, Bardhi’nin yerine Pepe derken bir oyuncu eksikliği 4 oyuncunun pozisyonun değişmesi ile sonuçlanmış.

Kayserispor'un daha etkili başladığını söyleyebiliriz.  Topun karşılıklı gidip geldiği bu ilk dakikalarda Menier’in güzel ortasında Tekke vari bir gole imza attı Enis Destan ve Trabzonspor’u 1-0 öne geçirdi. Golden sonrası ilk yarı sonuna kadar hakemin skandal kararları ile geçti. İki yanlış faul kararı ve iki sarı kart ile Trabzonspor’un savunma güvenliğinde hayati önemi olan iki oyuncusunun tabiri caizse elini kolunu bağladı Çağdaş Altay.

Bir de facia penaltı kararı verdi ki evlere şenlik. Şükür ki elin gavuru ( yabancı var hakemi) müdahale etti de bu skandal karardan dönüldü

İkinci yarıya da istekli başlayan tarafın Kayserispor olduğunu söylemeliyim. Tam ilk yarının kopyası bir ikinci yarı başlangıcı olacaktı ki hakem Bardhi’nin çatalın tozlarını alan güzel golünü ucuz bir faul nedeniyle iptal etti. Neyse ki üzerinden 5 dakika geçmeden Pepe hızını kullanarak Enis Destan’ın aşırdığı topta golü buldu ve tabelayı olması gereken şekle getirdi (2-0).

2-0 dan sonra oyun tam Trabzonspor’un istediği bir hale büründü. Kendi birinci bölgesinde rakibi karşılayan Bordo mavililer rakibin geride bıraktığı boş alanlarda ciddi pozisyonlar ürettiler. Bunlardan birinde Fountas direğe takıldı.

Uğurcan’ın hatası ile Kayserispor’un bulduğu gol için gecenin nazarlığı diyebiliriz.

Beşiktaş’ın kazanıp 3’üncülüğe göz kırptığı haftada kazanmak önemliydi.

Tebrikler çocuklar.