Sezon başından bu yana Türk futbolunda enteresan işler oluyor. Sahadan çekilen takımlar, hakemi yumruklayan yöneticiler, dış politika krizine dönüşen bir Süper kupa, ayyuka çıkan hakem hataları ve daha niceleri.

Her geçen gün bir önceki günü aratır türden.

Sahadaki oyunu analiz edebilecek meziyetleri olmayan, kadrolu spor yazarlarının sürekli hakem hatalarını gündeme getirmeleri, kulüp Başkanlarının başarısızlıklarını kamufle etmek için sürekli mağdur edebiyatı yapmaları gerilimin tırmanmasında önemli iki etken bana göre. Hakemler pirüpak, hatasız diyemem tabi ama Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki şampiyonluk yarışının sportif çerçevelerin dışına taşması futbolun geldiği bu noktada kötü hakem kararlarından daha büyük bir etken olduğu aşikar.

Hakem hatalarının kahir çoğunluğunun lehine geliştiği Galatasaray ve Fenerbahçe’nin yöneticilerinin her hafta birbirlerini hakemle kazanmakla suçlamaları hakemlerin psikolojisini bozdu. Tabiri caizse korktular!

Hakemlerin sahada adalet dağıtmak yerine eyyam yapmalarının nedeni de budur.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen, hatta bu hakem hatalarının en büyük mağdurlarından birinin Trabzonspor olduğu gerçeği de apaçık ortadayken yine de Trabzonspor’un gerilimi düşürmek adına sezon başından bu yana itidalli davrandığını söyleyebiliriz.

Ta ki geçen hafta oynanan Trabzonspor Fenerbahçe müsabakası sonuna kadar. Bu müsabaka sonunda futbolun doğasına uygun olmayan vahim olaylar yaşandı.

Sahaya giren bir taraftar üzerinde iki güvenlik görevlisi ile etkisiz hale getirilmiş iken Fenerbahçeli oyuncular tarafından öldüresiye darp edildi, tekmelendi, yumruklandı. Bir futbolcunun yanından geçen bir genç kıza döner tekme atması, bir başka futbolcunun kendisiyle alakasız bir taraftara yönelerek uçarak yumruk atması sahalarda görmeye alışık olduğumuz görüntüler değildi.

Tüm bu yaşananlara rağmen Trabzonspor başkanı Ertuğrul Doğan’ın “biz de kusurluyuz” diyerek saldırgan cümleler kurmaktan kaçınması, tansiyonu düşürmek adına  “Herkes için Adalet” istediklerini kamuoyuyla paylaşması önemliydi.

Lakin; ne yazık ki, Başkanın bu sağduyulu açıklamaları Kadıköy cephesinde karşılık bulmadı.

Tabiri caizse Ertuğrul Doğan’ın zeytin dalı uzattığı eli havada kaldı.

Rakip asli kusurlu kendisi değilmiş gibi fütursuzca, arsızca yazılı ve görsel basın üzerinden kara bir propagandanın startını verdi. Kendilerine yakın, 2011 şike sürecinden tanıdığımız bazı hesapların başını çektiği yüzlerce hesaptan binlerce lağım ortaya saçıldı. Üstelik bunları kaleme alan hesaplar öyle böyle hesaplar değil. Milyonlarca takipçisi olan, Akademisyeninden, siyasetçisine, Bürokratından, aydın geçinen yobazına kadar birçok insan bu çirkin kara propagandaya alet oldu.

Bu ırkçılığa varan, Trabzon halkını topyekûn terörle ilişkilendiren mesajlar sabır taşımızı çatlattı, bardağı taşırdı diyebiliriz..

Lakin bilmedikleri bir şey var Trabzonspor güce biat etmez, sinmez, sindiremezler.

Mekanı cennet olsun Musa Eroğlu’nun dediği gibi “paranın değer sayıldığı düzene mert bir itirazdır Trabzonspor”. Bu çizgiden ödün vermeyeceğiz, suskunluğumuz hala adalete olan inancımızdandır. İstanbul hegemonyasına futbolu meze etmeyeceğiz, bu da son sözümüz olsun.

Kalın sağlıcakla