Büyük kapıları olurdu eskiden evlerin ...
 
Ön bahçelerinde bulunan kocaman masalar yeterli olmaz bir de arka bahçelerinde ayrı ayrı masalar olurdu...
 
Gündüz yada akşam konu komşu, eş, dost, akraba, bazen de yoldan geçen hiç tanımadığınız kişilerin o kapının tokmağına vurduğu büyük kapılar...
 
Gelen kişiyi tanımaya gerek kalmadan içeriye buyur eder, ikramlarda bulunulur sohbetler edilirdi , sorgulamadan ve yargılamadan...
 
Çünkü geçmiş zamanda ruhuyla ve zihniyle daha temizdi insanlar...
 
Çok nadir rastlanırdı kötülüğe yada kötü kişilere ve onlar tescillenip bilinirdi ,uzak durulurdu onlardan, ayrıca onlarda kendini bilip uzaklaşırlardı iyiliğin çok olduğu yerlerden çünkü bilirlerdi ki; barınamazlar orada...
 
Eksikler mahalleliyle ve dostlarla tamamlanılırdı...
 
Şimdi evlerin metre kareleri küçüldü, kocaman kapılardan bir kişi zor geçer oldu, yardımlaşmak şöyle dursun “ faydalı ve güzel iş yapacak olanların sürekli birileri tarafından önü kapatılır oldu”
 
Hangi alanda olursanız olun çıkarları uğruna en yakınlarını görmezden gelip, ezip geçenlerle doldu ortalık ve kötülük yapan kötü kişilerin devri oluşuverdi bir anda hayat...
 
İyilik peşinde ve ekmeğinin derdinde olan kişiler görülmemeye ve yok sayılmaya başlandı...
 
Ahlakıyla ve hakkaniyetiyle barınmaya çalışan kişiler saymaca üç beş kişi ile sınırlı kaldı...
 
Çalıp çırpan, döven söven, kıran kesen yüzlerce insan bir çok alanda, kurum ve kuruluşlarda söz söylemeye hak bulurken diğer taraftaki cânım yurdumun insanı ekmeğini bulmakta zorlanıyor...
 
Kötülük ve kötü alışkanlıklar o kadar çok normalleşti ki kafalar karıştı, zihinler yoruldu...
Bir de üstüne üstlük yapmaya çalıştığının yanlış olduğunu bilerek ve bildirerek birilerine diretmeye çalışması da çok üzücü...
 
Diğer üzücü kısım ise : bazı kesim insanlar, o yapılanın yanlış olduğunu bile bile, uyarmak yerine  alkış tutup “aman banane, konuşsun dursun” diyerek sessiz kalması...
 
Velhasıl evlerimizin içine sokacak ne insan kaldı ne de büyük kapıların ardında ki ön ve arka bahçelerin masalarında konuşulacak doğru dürüst sohbetler...
 
Bunun suçlusu kim?
Elbetteki müteahhitler değil!
Onlar ; talebe doğru yatırım yapmaktalar...
Elbetteki başkanlar değil!
Onlar; toplumun bekası için alanlar açmaktalar...
Elbetteki Fatma teyze, Zeki amca değil!
Onlar ; büyük kapılarda hala beklemekteler...
 
Bunun tek suçlusu var o da “ard niyetsiz yaşamayı unutan, gülümsemeyi esirgeyen, karşılıksız bir iş yapmayı zülm bilen, hizmet edip bir çay ikram ederken kendini hizmetçi sanan topyekünde ki biz insanlarız!!!
 
Yani suçlu biziz!
 
Keşke dönüşte bi geçmişimize baksak!
 
Bakmakla yetinmeyip o lezzetli zamanları şimdiki zamana uyarlasak, işte o zaman iyiliğin, paylaşmanın ve doğrunun içinde keyifli vedahi mutlu insanlar oluruz!
Kötü insanları görebilmemiz için iyi insanların çok olması lazımki seçilebilsinler yok olsunlar!
 
Hadi bahçe ve balkon masalarımız çay sohbetleri ile dolsun!