Abdullah Avcı geldikten sonra oyun anlayışımız da farklılaştı. Son haftalara baktığımızda ilk 15-20 dakika rakibe oynama fırsatı verip üzerine çekerek kontrollü bir şekilde hücum oynamayı sürdürdükten sonra oyunun tam hakimiyetini elimize alarak gol bulmayı amaçlayan bir tarzı sergiliyorduk.

Belki göz seyrimize zevk vermeyen bir futbol oynuyoruz ancak alınan iyi neticeler kötü futbolumuzu bize unutturuyor.

Benim gözlemlediğim bir konu da her maçta ayrı, ayrı oyuncuların form grafiğidir. Örneğin geçen hafta Djaniny çok iyi bir performnas sergiledi. Hele de bu hafta takıştığı Ekuban’la birlikte devamlı deplasa olarak rakip savnumaların başını döndürdüler.

Yanlız Djaniny’nin şahsi oyundan vazgeçmesi lazım. Hep ben atayım düşüncesinden uzaklaşırsa takımına daha faydalı olur diyorum.

Cumartesi oynanan derbide Galatasaray’ın galip gelmesi bizim açımızdan elbette ki çok iyi oldu. Çünkü liderle aramızda tam 9 puan fark vardı. Onun için Malatya maçının önemi çok daha fazla oldu.

Ve galip geldiğmiz bu durumda fark 6’ya düştü.

Bunun bilincinde olarak çıktık bu önemli maça. Abdulkadir’lerin sakatlıklarından sonra bir de Serkan’ın bunlara eklenmesi Abdullah Avcı’nın rakip takımın oyun planı üzerinde ince bir çalışma yapmasına neden oldu. Sağ bekte Kamil Ahmet’in yerine Hüseyin’e yer vermesini yadırgamadık.

Malatya’da mevsim şartlarına göre hava çok iyi idi. Fakat aynı övgüyü saha zemin için söylemek mümkün değil. Böyle kötü sahalarda dünyanın parasırn verip oyuncu oynatmak bana göre katliamdır.

Abdullah Avcı’nın yeni transferlere güveni tam demektir. Çünkü önceki maçlara göre Malatya maçının başlarında oyunu kendi yarı sahasında kurmayıp bir an önce gol bulmayı amaçlayan bir sistemle başlaması bunun bir göstergesi idi. Fakat bu açık oyun maçın başlarında gol pozisyonu bulmamıza yetmedi.

Trabzonspor 3.bölgeye kadar iyi geliyor. Fakat bu bölgedeki final pasları iyi olmayınca gol bulmada zorlaşıyor. İlk yarıda bir tek Hugo’nun kafa vuruşu bizi biraz heyecanlandırdı hepsi bu.

Daha doğrusu iki takımda da gol pozisyonuna giremeden ilk yarıyı tamamlayıp savunma odasına gittiler.

İkinci yarıya her iki takımı da oyuncu değişimi yapmadan başladı. Trabzonspor’un ilk atağı sağ taraftan gelişti. Burada kullanılan serbest vuruşu kaleci Abdulsamed yumrukladı fakat bu top Bakasetas’ın önüne düştü ve o da sağ ayağı ile nefis vurdu 50.dakikada takımını öne geçirdi. Maçın başından beri attığımız ilk şut da gol olmuş oldu.

Fakat golden sonra yine eski hastalığımıza geri döndük. Kendi yarı sahamızda adeta hapsolduk. 68.dakikada yüreğimiz ağzımıza geldi. Karambolden top bomboş duram Tetteh’in önünde kaldı. Sadece karşısında Uğurcan vardı. Bu vuruşu Uğurcan çok iyi bir refleksle kurtardı.

80.dakikada ikinci gol pozisyonumuzu Hugo ile yakaladık fakat bu oyuncumz topu üstten auta attı. Artık biz maçın bittiğini zannediyorken, sahanın durgun adamı Nwakeme 90 artı 5’te adeta sıfırdan bu golleri atarım dercesine ve Trabzonspor’un ikinci sayısını kaydetmiş oldu. Son dakikalarda çok büyük bir baskı yedik fakat kötü oynamamıza rağmen pozisyon üretemeden de kazanmasını bildik.

Toplam 3 net gol pozisyonun girdik ve bunun ikisini golle sonuçlandırmamız bizim açımızdan çok büyük bir şanstır diyebiliriz. Artık biz de bu yarışın içindeyiz.

Aslında beni maçtan ziyade rahatsız eden maç içerisinde Ekuban’la Djaniny’nin tartışmasıdır ve Ekuban oyundan çıkmak istedi ve son dakikalarda da dışarı alındı. Bu gibi olaylara el atmak lazım. Yoksa takımdaki arkadaşlık bağları kopmuş olur.

Bu da takımımız olumsuz etkiler.

Bu önlemi hocamızın bir an önce almasını temenni ediyorum.