Dünkü yazıya gelen telefonlar, mesajlar, uzun uzun anlatılan sitemler…
Hepsinin ortak bir noktada birleştiğini söylemek gerek. AK Parti tabanı yanıyor, ama teşkilatın haberi yok. Ya da en kötüsü, var ama umursayan yok.
Eski il başkanlarından, il başkan yardımcılarına, Ortahisar ilçe bakanlarından yöneticisine kadar arayan herkes aynı şeyi söylüyor,
“AK Parti’nin oy kaybı Erdoğan’dan değil, yereldeki kibir abidelerinden kaynaklanıyor.”
Cumhurbaşkanı ile AK Parti arasındaki oy farkının 10 puana kadar açıldığı ifade ediliyor. Taban Erdoğan’a sıkı sıkıya bağlı; fakat yereldeki siyasetçilere verilen kredi tükenmiş durumda.
Bu tespiti destekleyen onlarca mesaj geldi. Ancak biri var ki, sesi diğerlerinden çok daha sert. Soyadı gibi…
Cumhuriyet Mahallesi Muhtarı Kadir Sert.
Sekiz bin nüfuslu bir mahallenin seçilmiş muhtarı… Yıllarca AK Parti’de yöneticilik yapmış, davaya gönül vermiş bir isim… Bugün söyledikleri ise parti için adeta alarm sirenleri.
Sözlerini olduğu gibi aktarıyorum:
“Hayatımı AK Parti’ye adadım. Tayyip Bey için ölümüne varım. Ama bugünkü yerel siyasetçilerle tek bir adım atmam.”
Sert, iki dönemdir muhtarlık yapıyor. Eskiden gururla anlattığı yöneticilik geçmişini artık anlatamadığını söylüyor.
Nedenini ise çok net ifade ediyor:
“Milletvekilleri, il başkanı, yöneticiler… Hiçbiri sahaya inemez. Üye yapabilecek güçleri yok. Benim mahallemde 118 kişi AK Parti’den istifa etti. Bin 200 olan AK Parti oyları yarıya düştü.”
Bu sadece bir muhtarın sitemi değil; yüzlerce mesajda duyduğum aynı hikâyenin farklı bir versiyonu.
Vatandaş, milletvekiline ulaşamıyor. İl başkanına ulaşamıyor. “Muhtar kimdir?” diye soran yöneticiler var.
Ve tüm bunların bedeli, üye kaybı ve oy kaybı olarak geri dönüyor.
Sert’in en çarpıcı cümlelerinden biri şu:
“Tayyip Bey muhtarları Külliye’de ağırlarken Trabzon’daki il başkanı ‘Ben muhtarlarla muhatap olmam’ diyor. Bu nasıl bir kibir?”
Kibir…
Bu kelime, gelen mesajların en çok tekrar edilen kelimesi.
Bir başka ağır söz daha geliyor Sert’ten:
“Milletvekili Adil Bey’e, Mustafa Şen’e Yılmaz beye hakkımı helal etmiyorum. Bizi tek dinleyen arayıp soran Vehbi koç’tur”
Bu cümle bile, sahadaki kırılmanın ne kadar derinleştiğini göstermeye yetiyor.
Arayan eski bir il yöneticisi ise durumu şöyle özetliyor:
“Bizim zamanımızda üye kayıtları tavan yapıyordu. Şimdi Trabzon Türkiye’de sondan birinci. Nedeni basit. Vatandaş temsilcisine ulaşamıyorsa partiden kopar.”
Bu tespit sadece Trabzon’a özgü değil; Türkiye’nin birçok ilinden benzer sesler yükseliyor.
“Anahtar Parti ve İYİ Parti’ye müthiş bir kayma var”
Sert’in verdiği bu bilgi de dikkat çekici. Vatandaş, yeni alternatiflere yöneliyor. Üye kaydı hızlanıyor. AK Parti ise, üç yıl geçmesine rağmen muhtarları bir kez bile toplama ihtiyacı hissetmemiş.
Daha da çarpıcı olan:
“Hiçbir muhtar 15 Temmuz törenlerine çağrılmadı” dedi.
Bu cümle bile teşkilatın ne kadar sahadan uzaklaştığını, toplumsal hafızadan koptuğunu gösteriyor.
“Partiyi bunlar bitiriyor”
Sert, söyleyecek çok şeyi olduğunu, anlatsa dudak uçuklatacak gerçekler bulunduğunu ifade ediyor.
Ve ekliyor:
“Yerelde feryat var. Ama teşkilat uyuyor.”
Bir muhtarın yaşadığı stresten zona hastalığına yakalanması bile tabloyu özetliyor aslında.
Sonuç olarak?
Bugün gördüğüm tablo şu;
Taban ile teşkilat arasında kopukluk var.
Ulaşılmayan telefonlar kopan bağlara dönüşmüş.
Kibir, partinin içini çürüten görünmez bir duvar olmuş.
Teşkilat sahadan uzaklaştıkça taban da partiden uzaklaşıyor.
Cumhurbaşkanı ile parti arasında açılan oy makası büyüyor.
Son söz yine Sert’ten gelsin;
“Bu teşkilatla seçime gidilirse AK Parti hepten kaybeder.”
Umarım bu uyarılar birilerinin kulağına gider.
Gider mi?
Onu da zaman gösterecek.
Kadir Sert’e de zona hastalığı nedeniyle geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum.