19 yıl iktidarda kalmak o kadar zordur ki. Bunca zorluğun üstesinden gelen ülkenin direksiyonunda ki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan.

Erdoğan, 2002 yılından itibaren Genel Başkan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak ülkenin dağına taşına hizmetler yaptı. Eğer görmez isek gözümüz bizden hesap sorar.

Peki bunca hizmete rağmen bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan yüzde 51 ve yukarısının sıkıntısını çekiyor mu?

Bunu irdelemek istiyorum.

20 yıl iktidarda kalan siyasi partiler ne olursa olsun yorulurlar.

Demokrat Parti, Adalet Partisi, ANAP,  DYP geçmişte kapandı, açıldı. CHP ise baraj altını bile gördü.

AK Parti kurulurken tıpkı ANAP gibi 4 eğilimin partisi idi. Ve bu eğilim 2010 yılına kadar öylesine kenetlenerek sürdü ki, 2008 yılında parti kapatılmaktan bile kurtuldu.

Zorluk yaşadıkça AK Parti içindeki renkliliği bıraktı ve içe kapanmaya evrildi.

Bunda 17-25 Aralık Fetö darbesi ve yine 15 Temmuz darbe girişimlerinin etkisi fazladır.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan rektörleri veya bürokratları atarken İmam hatip mezunlarına öncelik veriyorsa bu sadece ‘benim düşünceme yakın olsun’ diye değildir. Beklemediği yerlerden güvendiği yerlerden darbeler yediği içindir.

Güvendiğini getiriyor.

Bunlar yapılırken merkez sağ bir şekilde ihmal edildi.

Merkez sağda babalar çocuklarını işe koyamadı! Yine çocuklar da iş dünyasına atıldılar ama ne bir iş alabildiler ne de parti içinde önlerini açabildiler! Bakanlığa kadar yükselen, Milletvekili olanlar da var ama arkası gelmedi.

Bugün MHP ortak gibi muamele görüyor ve önemli ölçüde de Bakanlıklarda güçlü bir poziyonda duruyor.

Türkiye’de hem Genel yönetimde hem de yerel yönetimlerde işini iyi yapan, devletini yürekten seven ve koruyan isimler hangi siyasi partiden olursa olsun  girip ihalelerini alabilmeli ve işleri tamamlayıp hakedişlerine kavuşabilmeliler.

Kuşkusuz bu sadece Genel Yönetimin sorunu değil.

Muhalif  belediyelerde de bakıyoruz gazetecilere yönelik bile özel ihale çıkrılıyor ve oradan desteklenmeye çalışıyorlar.

Türk siyasi yaşamının önünde iki önemli çalışma var.

Bunlardan birisi Siyasi partiler kanunu ki seçim barajı yüzde 5 ile yüzde 7’ye çekilecek iddiası,

İkincisi ise özgürlükçü Anayasa çalışması.

Türkiye 2023 seçimine giderken erken de olsa, zamanında da olsa favorisi AK parti ve Tayyip Erdoğan.

AK Parti sadık kalınacak bir anayasa değişikiliği yapıp uygulamaya koyabilir, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kela Atatürk’e daha fazla sahip çıkar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her anlamda üzerine titrediği gençliğe yönelik kucaklama harekatını sürdürürse 2023 veya erken bir seçimi de Erdoğan aşabilir.

Dediğim gibi kritik oylar SP veya Yeniden Refahta değil, Merkez sağdadır.

Gençlerdedir.

Yani geçmişin ANAP’lısı veya DYP’lisi bugün önemli bir kısmı İYİ Parti ve CHP saflarına katılmış durumdalar.

Sebebi, İşadamı ise bize burda ekmek yok!

Genç ise bize buradan iş yok inancıdır!

Bürokraside ise pasifize edilmiş ve emekliye zorlanmışlardır!

Muhalefetin tümüyle sandığı ortaya getirin söylemi öyle karambole söylenmiş çağrı değildir.

Anketler yapılyor ve oylar toplandığında bir iktidar ışığı görüyorlar ki bu çağrıyı sürekli olarak yineliyorlar.

Cumhur ittifakı cephesinde uyum olmakla birlikte yüzde 50 ve üzerine yönelik

tedirginlik de var. Fakat, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın her zaman kilidi açacak bir anartarı da vardır diye bitirelim.