SODEP Genel Başkanıydı Erdal İnönü. Siyaset ve devlet adamı  İsmet İnönü'nün oğluydu. Siyasete soyundu, sanki siyasete değil de bir gezi ve eğlence programına soyunmuş gibi rahat bir insandı. Sürekli güleç yüzü. Hoş görülü ve kibar tavrı doğru

SODEP Genel Başkanıydı Erdal İnönü. Siyaset ve devlet adamı  İsmet İnönü'nün oğluydu. Siyasete soyundu, sanki siyasete değil de bir gezi ve eğlence programına soyunmuş gibi rahat bir insandı. Sürekli güleç yüzü. Hoş görülü ve kibar tavrı doğrusu öyle pek rastlanır gibi değildi. Ancak bir türlü siyasi performansını yükseltemiyordu. Adam bilim insanıydı ama ne yazık ki siyaset için hatip tarafı hiç yoktu. Bu eksikliği yetmiyormuş gibi bir de aşırı insancıldı. Türkiye'de böyle bir lidere kim oy verirdi ki? Kendi partililerinden yakın arkadaşları  bir gün "yahu Sayın Genel Başkanım, şu masaya yumruğunu bi vursana" sözü üzerine Erdal İnönü, "iyi de beyler masayı niye yumruklayayım, masa bana ne yaptı ki?" Der. Sonra Parti Teşkilatı, " E, madem masayı yumruklayamıyorsun o zaman, hoş geldin Baykal" dedi. Bu demektir ki, Tayyip Bey'in siyasi setlikleri halkın beğendiği önemli avantür halleridir... İşte bu düşünceden hareket etmiş olmalı ki, o halim selim bilinen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında çekti kılıcını esti gürledi... Aman Allah'ım esme de neymiş, fırtına; hatta kasırga gibiydi adeta. Önce sesinin kesildiğini fark etti. Sonra karşısında bir eli havada öfkeli bir partilisini görünce, derhal herkesin şaşkın bakışları arasında anzarot içmiş gibi yumruğunu masaya vurarak, bıçkın bir edayla "yeter uleyn! 'Musa Musa da o kadar uzun boylu değil' dercesine kükredi... Öyle bir kükredi ki, titredi ahu zemin. Ve ardından haykırdı Kılıçdaroğlu: "Adın bunu dışarı." Grup toplantısında mucizevi bir şey olmuşçasına moraller birden bire yükseldi. Sevinenler... Çığlıklar... Alkışlar... Ve gözyaşları sel oldu adeta. Bu sert ve haşin öfkenin ardından  CHP  Grubunda olumlu kanaatler oluştu. Zira lider masaya vurmuştu. Gözünü kırpmadan derhal muhalifi kovmuştu. Alnını kırıştırmış, ağzını fena halde açmış, Gözünü yummuş ve   olanca gücüyle haykırmıştı: "atın onu dışarı!" Evet "tıpkı Tayyip bey gibi... 'Al ananı git' der gibi haşmetliydi... Hatta Kılıç Paşa umulur ki bu performansıyla seçimlerde duman attıracak. Şaka bir tarafa mevcut görüntülere çok üzüldüm. CHP Grubundan bir "haddini aşan(!)" partili değil, aslında demokrasi ve hoş görü kovulmuştur. Garibim bizim partide demokrasi vardır deyu bir "gıg" dedi eşekten düşmüş karpuza çevirtildi. İşte bunu yapan bir lider olarak yarın seçim meydanlarında, Başbakana vatandaşa "al ananı git demiştin" diye nasıl çıkışacaksın? Sabırla olacak işleri maalesef öfkeyle yapıldığınızda; işte böyle, bindiğiniz dalı kesmiş olursunuz.