Anayasa değişikliği ve başkanlık sistemiyle ilgili tartışmalar devam ediyor.
18 Maddelik anayasa değişikliğinin her maddesi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde iki kez onaylanarak kabul edildi.
Meclisin idaresi böyle, yapacak bir şey yok.
Hayırlı uğurlu olsun.
Allah pişmanlık vermesin.
Şimdi halka gidilecek.
Sandıklar kurulacak
Nihai kararı vatandaş verecek.
Muhtemelen 2 veya 9 Nisan’da da halk sandığa gidecek.
Buraya kadar her şey normal görünse de yüce meclisin idaresi böyle.
Ancak bu süreçte yapılan açıklamalara verilen beyanlara dikkat edilmeli.
AK Parti MHP arasındaki yakınlaşma.
CHP’nin direnişi,
CHP’nin MHP’yi suçlaması.
İktidar ile ana muhalefetin birbirlerine saldırmasıyla devam eden sürecin sonuna yaklaşıldı.
Gerek liderlerin ve yardımcılarının birbirlerine karşı kullandığı üsluplar, sarf edilen sözler, suçlamalar.
Tabana yönelik verilen mesajların, kamuoyuna yansıması ve yankısı.
Velhasıl sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un Eğer referandumda evet oyu çıkmaz ise terör devam ederaçıklamaları bir talihsizliktir.
Bir başbakan yardımcısı böyle konuşursa anayasa değişikliği ve başkanlık sistemine başından beri karşı çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “O zaman bu bombaları siz patlatıyorsunuz” demesine neden olursunuz.
Türkiye zor bir süreçten geçiyor.
O halde siyasiler her mesajlarını dikkatli vermesi lazım.
İktidarı da muhalefeti de sorumlu davranmalı.
Önceki akşam Kemal Kılıçdaroğlu’nun televizyon programındaki konuşmasını dinledim.
Tereddüt ve serzenişlerini sıraladı.
Türkiye’deki başkanlık sisteminin Amerika’daki gibi olmadığını savundu.
Amerika’da başkanın hiçbir yetkisi yoktur dedi, büyükelçi ataması yapmaya bile yetkisinin olmadığını savundu.
Türkiye’de ise parlamentoda var olan yetkilerin tamamı Cumhurbaşkanına iade ediliyor.
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurarken “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” deyip tüm yetkiyi padişahlıktan alıp millete verirken, yeni anayasa düzeninde geriye dönüş olarak değerlendiriliyor.
Yani milletin egemenliği devlet başkanına devrediliyor.
Bu ne kadar doğru
Rejim değişikliği mi sistem değişikliği mi tartışmalarını da önümüzdeki günlerde daha da belirgin bir şekilde göreceğiz.
Anayasa değişikliği paketinde cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisiyle ilişiğinin kesilmesine yönelik düzenleme kaldırıldı.
Yani Cumhurbaşkanı meclis üyeliğinden istifa edecek, ancak partisinden istifa etmesine gerek kalmayacak.
Peki, ne kadar tarafsız olabilecek.
Kanun yürürlükte iken Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Süleyman Demirel ne kadar tarafsız kalmışsa, ne kadar partileriyle ilişkisiz kaldıysa yeni cumhurbaşkanı da o kadar tarafsız kalır.
Bu ülke kendisini Cumhurbaşkanlığı gibi ulvi bir makama getirilen bir Cumhurbaşkanı’nın, başbakan Bülent Ecevit’e anayasa kitapçığını fırlatmasını da gördü.
Bu millet ona da şahit oldu.