Çocuk  bütün canlılar arasında korunmayı ,sevgiyi en uzun bakımı gerektiren varlıktır.Bir toplumun ilerleyebilmesi için o toplum içinde yetişen çocukların bedensel,ruhsal ve fiziksel olarak sağlıklı yetişebilmesiyle mümkündür.Çocuk yetiştirme yöntemi nasıl olursa olsun fiziksel  cezalara uğradıkları zaman duygusal hasarları da beraberinde getirmektedir.Aileler bilerek yada farkında olmadan çocukların gelişimini olumsuz yönde etkileyecek kimi zaman şiddet,kimi zaman da ihmal şeklinde tavır sergileyebiliyorlar.
 
Son yıllarda Türkiye’de çocuk istismarına  olan  ilgi ve farkındalık yeterli olmamakla birlikte artmaktadır. Son zamanlarda ki verilere göre 1-14 yaşa arası çocuklar istismar ve ihmale uğradıkları bu nedenle önemli ölçüde desteğe ihtiyaç duymaktadırlar.
 
Çocuk istismarı ; bir yetişkin tarafından bilerek yada bilmeyerek yapılan ve çocuğun sağlığını,fiziksel gelişimini olumsuz yönde etkileyen davranışlar olarak açıklayabiliriz.
 
Fikrimce bu tanımda amaç değil sonuç önemlidir. Çünkü yetişkinin niyeti değil,eylemin çocuk üzerindeki etkisi önem taşımaktadır.Türkiye’de çocuk istismarı konusunda yapılan birtakım araştırmalar sonucunda duygusal istismarın ön planda olduğu gözlemlenmiştir.Bir köşe yazısında okumuştum;
 
Eğitimsiz ailelerin %40 ı çocuklarını istismar ederken, eğitim düzeyi yüksek olan ailelerde bu oran %17’dir.Bir araştırmaya göre de 7,14 yaş aralığındaki çocukların anne ve babalarından dayak yedikleri yani şiddete maruz kaldıkları belirtilmiştir.
 
Bazı çocuklar yetişkinlerin cinsel saldırılarına maruz kalırken bazıları da küçük yaşta ağır işlerde çalıştırılmak zorunda bırakılıyor ve sorumluluk üstlenmektedirler. Çocuklar ailelerinin geçimine katkıda bulunmak için erken yaşta çalışmaya atılarak sokaklarda türlü türlü istismarlarla karşılaşmaktadırlar. Çocuklarımızı korumalıyız. Çocuk istismarına yönelik cezaların en ağır şekilde verilmesi gerekmektedir. Cezalar kesinlikle hafifletilmemeli.