Bizim gibi belli bir yaşın üzerinde olanlar eskilerden konuşmaya başlayınca aldığımız ilk karşılık ‘Devir değişti’ olur..

Doğrudur elbet, devir tabi ki değişti..

Lakin her değişimin de doğru ve güzel olduğunu söylemek mümkün müdür?

Bahçeleri limon portakal ağaçlı, pencere kenarları karanfilli, sultan küpeli, sokak kapıları üzerlerinden taştığı hanımelleriyle sokakları mis gibi kokutan evlerinden betona gömülen Trabzon’dan…

 Trabzonspor’a kadar her konuda böyle..

‘Devir değişti’

Ve o değişen devir, yüzde yüz yerli ürün olan Trabzonspor’u da giderek yabancılaştırdı..

Bir zamanlar nüfus kağıdında doğum yeri Trabzon, en azından TC yazan en az 8-9 futbolcuyla sahaya çıkan takımda bu sayı 1’e 2’ye düştü..

Uğurcan İle Abdülkadir de giderse, bıraktık yerlinin yerlisini, maçlardan önce okunan İstiklal Marşımıza yabancı, 11 futbolculu Trabzonspor boy gösterecek sahada.

Tamam anlıyoruz, ‘Devir değişti’

Ancak bununla birlikte futbolda da bir şeyler değişti.

Artık galibiyetlere eskiden olduğu gibi 2 değil 3 puan veriliyor ..

Yani beraberlikle yenilginin pek farkı yok!.

‘Yenilmedim’ diye övünüyorsun ama keseye fazla da  bir şey girmiyor..

10 maç berabere kalıp 10 puan aldığında ‘yenilmedim’ diye övünüyorsun da, bu maçların 4’ünü kazanıp 6’sında mağlup olduğunda bile 12 puan aldığını hesaba katmıyorsun!

Zaten hesap ortada.

Geride kalan Süper Lig sezonunda Trabzonspor ile Sivasspor 7’şer kez mağlup olarak en az yenilen iki takım olmuşlar.

Lakin ikisi de ilk 3’e girememiş..

Demek ki neymiş?

Önemli olan kaybetmemek değil kazanmak..

Madem ki devir değişti..

Bu değişimi de ıskalamamak lazım!.

Bu arada değişen bu devir, omuzlarının üzerinde başkalarının kafasını taşıyan insan türü de üretti.

Kendisi gibi düşünmeyene bir kulp takan..

Birilerine yaranmak için kırk takla atan..

Sonuçta avantayı kapıp keyfine bakan..

Ama yadırgamamak lazım.

Çünkü ‘Devir değişti!’

SITMAYA RAZI OLMAK!

Hani bir söz vardır ya, ‘Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek’

Geride kalan sezonunun Trabzonspor için özeti budur bence.

Bu kadar yanlış transferlerle golcüsüz ve beksiz girilen sezonda çok çok kötü başlangıca rağmen Trabzonspor ligi 4.sırada bitirip UEFA Konfederasyon Ligi’nde mücadele etmeye hak kazandı.

Başarı mıdır?

Bence bu şartlarda öyledir..

Hani biz ikinci olduk diye başarısız sayıp antrenör kovuyorduk!

O eskidendi, şimdi devir değişti!

O zaman oyunu kuralına göre oynamak lazım.

Bunun için de önce transferde fazla hata yapmayacaksın..

Menajerlerin allamasına, pullamasına bakmayacaksın..

Ve de işler umduğun gitmezse elini kolunu bağlayacak oyuncuları kadrona katıp, ardında altından kalkamayacağın enkaz bırakmayacaksın..

Ve de merhum Özkan Sümer büyüğümüzün şu sözünü asla unutmayacaksın:

‘Bir oyuncunun başka takımda çok çok iyi olması hatta harikalar yaratmasına değil, senin bünyene ve ihtiyaçlarına uygun olup olmadığına bakacaksın.’

KORONA İLLETİ METİN’İ DE ALDI!

Yusuf Yazıcı’nın posteriyle olan konuşmasıyla ülke çapında tanınan, Bakırcılar Çarşısı’nın sevilen ustası Metin Burma’da maalesef 56 yaşında Corona illetinin kurbanlarından birisi oldu. Her maç öncesi  sorardı rahmetli, ‘Yeneriz değil mi hocam?’, cevabı da kendisi verirdi:

‘Yeneriz tabi onlar da kim ya. Oğlum bu Trabzonspor, Trabzonspor.’

Pek çok kişi bilmez ama rahmetli, İdmanocağı’nın eski futbolcularından, Trabzonspor Genç takımının ilk antrenörü Soğuksulu Mustafa Burma’nın oğludur.

İkisinin de rahmeti bol mekanları cennet olsun.

HESAP GÖRÜLDÜ!

Sahaya çıkmadığı için 2.Lig’de şampiyonluğunu engelleyen, ayrıca  geçen sezon Süper Lig’de  şampiyonluğa giderken yöneticileri Fenerbahçe formasıyla poz verip  tavrını belli eden  Gençlerbirliği’ni son maçta mağlup ederek küme düşmesini sağlayan Trabzonspor’u, 48 yıl önce  tribününde umutsuzca bekleyen birisi olarak yürekten kutluyorum..

Madem öyle işte böyle..

Ne demişler, ‘Allah yarına bırakır ama yanına bırakmaz’

BİZ DENİZİ KURUTTUK!

Pirincin ana hububat ürünü olduğu Kore ve Endonezya gibi Asya ülkelerinde üreticiler aynı tarlada balık da yetiştiriyormuş. Balıklar zararlı otları ve böcekleri yiyor, aynı zamanda artıkları da tarlaya gübre oluyormuş.

Biz ise 3 tarafı denizle kaplı bir ülkede balığa hasret gidiyoruz..

Doğru dürüst hamsiden bile hevesimizi alamadık bu yıl.

Aslında şaşılacak bir şey yok.

Neredeyse 5 metreye bile sokarsan trol, olacağı buydu.

O zaman hep birlikte söyleyelim.

Kayboldu hamsi, istavrit, palamut

Sen bu kafayla balığı unut.

Mezgit, sargan neyine..

Tavuk al git evine..