Kurulduğu 2001 yılından bu yana Türk siyasi hayatında kesintisiz tek başına iktidar koltuğunda oturan AK Parti, 24. kuruluş yılını yalnızca bir kutlama havasında değil, adeta bir gövde gösterisine dönüştürdü.

24. yıl kutlamaları öyle sıradan pasta kesme törenleriyle geçiştirilmiyor; bu defa kutlamanın adı “büyük transfer.”

Hem de öyle sıradan bir isim değil

Hediye paketinin içinden çıkan isim, siyasetin “Topuklu Efesi” olarak bilinen, 2009’dan beri Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini yürüten Özlem Çerçioğlu oldu.

Yıllardır CHP’nin kalesi konumundaki Aydın’da hem ilk kadın belediye başkanı hem de güçlü bir yerel figür olarak tanınan Çerçioğlu’nun AK Parti saflarına katılması, siyasette “Messi transferi” etkisi yarattı.

AK Parti adeta CHP’nin sembol ismini rakibinin kalbinden çekip aldı.

İlçe belediyeleri bir yana, bu çapta bir isim transferi hem yerel hem de genel siyasette dengeleri değiştirebilecek niteliktedir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu hamlesi tesadüf değil.

Çünkü Erdoğan yalnızca bir siyasi lider değil; siyaseti, satranç tahtasındaki taşları yıllar sonrasını planlayarak oynayan bir ustadır.

Muhtemelen önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar AK Parti’ye daha çok katılımların olacağını sağlayacaktır.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bile AK Parti’ye katılırsa şaşırmayın.

Hatta CHP, DEM ve diğer partilerden belediye başkanlarının dahi katılacağını söylemek mümkün.

Elbette bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Çünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan siyaseti tabiri caizse cücüğüne kadar iyi biliyor.

Siyasetin ordinaryüs profesörüdür.

Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasetteki ustalığı tartışılmaz bile.

O, sıradan bir politikacı değil; siyaseti, her taşı üç hamle sonrasını hesap ederek oynayan bir satranç ustası.

Son hamlesi ile şah dedi.

Onun için siyasette zamanlama her şeydir.

Gerektiğinde bir saat, bir ömür kadar uzun; bazen de yıllar, bir bardak su gibi hızlı geçebilir.

Bugün CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in bu transferlere tepki göstermesi doğaldır.

Rakip partinin oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarının AK Parti’ye geçmesi, siyasal rekabette ciddi bir kırılma yaratır.

Ancak siyasetin altın kuralı nettir,

Sinirlenen kaybeder.

Ve Erdoğan, siyasetin bu kuralını ezbere biliyor.

24 yıllık kesintisiz iktidarın ardında yalnızca halk desteği değil, aynı zamanda rakiplerini bir adım geriden izleyip iki-üç adım öne geçen bir stratejik akıl vardır.

Erdoğan’ın “siyasetin ordinaryüs profesörü” olarak anılmasının sebebi tam da budur.

Onun sahasında her hamle, çoktan hesaplanmış bir planın parçasıdır.

Ve şunu açıkça söylemek mümkün;

Erdoğan “Cumhurbaşkanlığına adayım” dediği sürece yalnızca aday olmaz, aynı zamanda seçimi de kazanır.

Gerçek şu ki Erdoğan, “Ben Cumhurbaşkanlığına adayım” dediği sürece yalnızca aday olmakla kalmayacak, sandıktan yine zaferle çıkacak.

Bu, onun yalnızca karizmasıyla değil; siyasetin tüm detaylarını, rakiplerin zaaflarını ve doğru zamanlama sanatını ezbere bilmesiyle ilgilidir.

Bugün CHP, DEM veya diğer partiler bu tabloyu görmek istemese de Erdoğan hâlâ oyunun hakemi değil, oyunun ta kendisidir.

Ve siyasette hâlâ kuralı koyan odur.

Bu yalnızca tecrübenin değil, yılların biriktirdiği siyasi zekânın bir ürünüdür.