40 yılı aşkın bir süre seyahat ederek gördüklerini kendi üslubunca kaleme alan Evliya Çelebi25 Mart 1611’de dünyaya gelmiştir. 1635 yılında IV. Murat tarafından Enderun’a alınmış ve burada iyi bir eğitimden geçmiştir. Daha sonra İstanbul’dan ayrılarak Rumeli’den Hicaz’a, Filistin’den Kırım’a Türk illeri ile İran’dan Rusya’ya, İsveç’ten Almanya’ya birçok beldeyi gezmiştir.

Evliya Çelebi’nin ziyaret ettiği yerlerden biri de Trabzon’dur. Evliya Çelebi 1640 yılında Trabzon’a gelmiştir. Burada geçirdiği günleri ise şu şekilde ifade etmiştir:“bu şehirde birkaç ay zevk ve sefa edip bütün maarif ve ilim erbabı ile can sohbetleri ederek şehri istediğimiz gibi gezip gördük”.

Trabzon’a gelen Evliya Çelebi ilk olarak, şehrin tarihi hakkında bilgiler vermiştir. Fatih’in 1461’de şehri fethedişini ve ardından havasının ve suyunun güzelliğinden dolayı buraya «Tarb-ı efsun» dediğini ifade etmiştir.

Evliya Çelebi, daha önce bildiklerimizin aksine fetihten sonra Fatih’in 3 yıl burada kaldığını hattaoğlu şehzade Beyazıd’ı buraya hâkim tayin ettiği bilgisini vermektedir. Evliya Çelebi’nin verdiği bilgilere bakılırsa Trabzon, sadece Osmanlı tarihinin en büyük üç padişahı Fatih, Yavuz ve Kanuni’ye değil ayrıca II. Beyazıd’a da ev sahipliği yapmıştır.

Şehirle ilgili bilgiler vermeye devam eden Evliya Çelebi’ye göre, Trabzon halkı temiz cübbe ve elbise giymeyi severdi. Ayrıca maarife meraklı idi. Ardından Trabzonkalesinden söz eden Evliya Çelebi kalenin üç kısımdan oluştuğunu belirtir: Kule Hisar, Orta Hisar ve Aşağı Hisar.

Şehirdeki camilerin isimlerini veren Çelebi en meşhur camilerin, Orta Hisar Cami, Hatuniyye Cami, Ayasofya Camii, Erdoğdu Camii, Yeni Cami, İskender Paşa Cami olduğunu ifade etmiştir.Evliya Çelebi daha sonra da Trabzon’da bulunan Darü-l Kurra ve hamamları sıralamıştır.

Evliya Çelebi, Trabzon halkını kendince 7 kısıma ayırmıştır. Evliya Çelebi’ye göre Trabzon’da yaşayanlar arasında ilk olarak ayan ve seçkinler geliyordu ve bunlar kürk ve samur giyerlerdi. İkinci olarak bilginler ve salihler geliyordu. Üçüncü kısımda ise tüccarlar vardı ve bunların bir kısmı Azak ve Kırım’a giderlerdi. Tüccarlar genelliklecuka, ferace, dolama ve yelek giyerlerdi. Dördüncü kısımda ise sanat erbabı olanlar geliyordu ve bunlar da cuka, ferace ve hilat giyerlerdi. Beşinci kısımda ise gemiciler geliyordu. Bunlar şalvar, çuka, dolama giyip astar ve sarık sararlardı. Son iki sırada ise bağ bahçe sahipleri ve balıkçılar gelirdi.

Şehir halkının geçim kaynaklarından söz eden Evliya Çelebi, sözü daha sonra hamsiye getirmiştir. Çelebi, Trabzon’da hamsinin çıktığı gün yaşananları anlatırken hamsi çıktığı zaman tellallarınbunu halka duyurduğunu belirtmiştir. Evliya Çelebiye göre, Çarşı Camiinde ikindi namazı kılarken tellalın seslenişini duyan Trabzonlular, “namaz bulunur amma hamsi bulunmaz” diyerek koşarak sahile hamsi almaya giderlerdi. Giderken de ağızlarından şu sözler duyulurdu:

Trabzon’dur yerımız

Ahça tutmaz elumuz

Hamsi paluk olmasa

Nice olur halumuz

Son olarak şunu ifade etmeliyiz ki Trabzon’umuzu da ziyaret eden Evliya Çelebi aslında dünya tarihinin en büyük gezginlerinden biridir. Kaleme aldığı 10 ciltlik seyahatnamesi ise kültür tarihimiz açısından oldukça önemli bir külliyat niteliği taşımaktadır.