Hoş geldin! Ne güzel bir aysın sen Haziran!.. Yolun yarısı gibi, yılın yarısısın… En uzun gündüz de sende, tatilin başlangıcı da… Meyve ile anılan tek ay olarak ayrıcalıklısın! Dalları basan kirazlarınla,  hem Haziransın,  hem  ‘Kiraz ayısın…’ Yazı  başlatan, sıcağın, ilk haberini veren yine sensin!..

Sadece bunlar mı?

Edebiyat festivalleri, edebiyat buluşmaları da sende…

Çünkü yaz akşamlarının, gün batımlarının en güzeline sahipsin.

Akşam şiirlerine, ilham kaynağısın…

Hangi şiirler mi?

Verelim birkaç örnek:

 “Ölebilirim genç yaşımda

En güzel şiirimi söylemeden götürebilirim

Şimdi kavakyelleri esiyorken başımda

Sevgilim

Seni bir akşamüstü düşünebilirim.”

                                                   Özdemir Asaf

 “Akşam yine akşam yine akşam

Göllerde bu dem bir kamış olsam”   Ahmet Haşim

“Ben ölürsem akşamüstü ölürüm ”

                                                 Ataol Behramoğlu

“Akşam. Bilmem bulur muyum

Yollara baksam”

                                                    Behçet Necatiğil

“Akşam kapanınca perde perde

Bir hatıra zevki var kederde”    Yahya Kemal

“Benden sor sırrını bu boş yolların

Benden sor ve benden dinle akşamı”    Ahmet Hamdi Tanpınar

Evet.  Ahmet Hamdi Tanpınar’ın en güzel şiirlerinde yine akşamlar vardır.

Tanpınar, Haziran ayında doğmuştur ve bana göre Türk edebiyatının en önemli ismidir.

Atilla İlhan da Haziran doğumludur.

Fakat biliyor musunuz?

Aynı zamanda edebiyatçıların en çok öldüğü aydır Haziran…

Göç ayıdır yani!..

Hatta öyle çoktur ki bu sayı, bir kitaba konu olmuştur.

Engin Topuz, “Edebiyatın Haziran Mezarlığı” diye bir kitap yazmıştır. 

Hem ülkemizden hem de dünyadan, Haziran ayında ölen edebiyatçıları anlatır bu kitap...

***

Gelelim uzun gün konusuna…

21 Haziran ekinoksların en güzeli.

Yılın en uzun gündüz süresine, bir de seyrine doyum olmayan gün batımını eklersek,  muhteşem olmaz mı?

Haziran, edebiyat festivalleri ayı dedik ama aynı zamanda gün batımının da en güzel zamanlarıdır.

Başka şehirlerde bu sebeple etkinlikler düzenleniyor.

“Gün batımı buluşmaları” adı altında.

Hem de geleneksel hale getirilerek…

***

Peki ya Trabzon?

Neden böyle bir etkinlik Trabzon’da yok!

Ganita mesela çok güzel deniz seyir terası.

Orada bir ‘Ganita, Haziran Gün Batımı Etkinliği’ güzel olmaz mı?

Gün batımında akustik konserlerin de olduğu mesela…

Ya da başka bir çok yerde?

Denize yukarıdan bakan bir şehir, güneşi en güzel batıran şehir değil midir?