Atinalı filozof Sokrates (MÖ 469 - MÖ 399) : “Bildiğim bir şey var, o da hiçbir şey bilmediğimdir” vecizini dillendirerek insanın bilgiçlik taslamasını ne denli yadırgadığını ifade eder. Olmayan bir şeyi hakikatin penceresinden içeriye sokmaya çalışmak bazıları için çok kolay bir durum olarak görülebilir.

Halbuki atalar; “söz uçar yazı kalır” diyerek yazılanların bir gün tarih olacağına da işaret ederler. Trabzon Babıalisinde bazıları tam da bu eylemi gerçekleştirmektedir. Tarihe hizmet değil, çılgın ironilerdir bunlar. Koca şehrin kültür ve tarihini ironi üzerine oturtmaya çalışmanın kime ne faydası vardır? Yazar, bir şehrin tarihini ışıklandırmak için kalemini kullanıyor ise azami dikkat göstermeli.

Alman Falmarayer’in Pontus yalanı yıllardır dillerde pelesenk olmuş, hayali bir azınlık yaratmış olsa da ilmi kriterlerde açıklanması olası olmamıştır. Bunun gibi her gördüğü eski taşı tarihi eser sayanların da benzer savsatalarla tarih oluşturma çapalarını anlamak anlaşılır şey değil. “Okumaz – yazmaz, en önemlisi araştırmazların hayali bir tarih oluşturmaya çalışmaları artık sinir uçlarmızı rahatsız ediyor. 

Yıllarca künyesiz kutsanmış kabirlere kaynak göstermeksizin tabela takılmasının ve halka eren diye yutturulmasının ya da Ortahisardaki Hoşoğlan mezarı olarak yıllarca Osmanlı yatırı diye kutsanıp yıllar sonra Rus işgali sırasında F. İ. Uspenski tarafından açılarak içerisinden çift çeset çıkarıldığını görmedik mi? Buna rağmen söz konusu kabirde bir ceset çıktığı gibi iddialar konuya yanlış istikamet vermektedir. Zira, Uspenski’nin 1916-17 yıllarında söz konusu türbede gerçekleştirdiği arkeolojik kazı raporunu 2009 yılında yayınladığımız “Rus Hesabatlarında Trabzon” adlı çalışmamızda yer vermişiz. (age, s.53-65). İlk defa söz konusu türbenin kitabesinin resmini yayınlamış olmama rağmen ısrarla bundan söz eden olmamıştır. Acaba neden?

Şimdi ise geçen hafta Fatih Eğitim Fakültesi (FEF//Trabzon Üniv.) kampüs ve hizmet binalarının olduğu arazinin Harakalı Mustafa Ağa tarafından Üniversite için bağışlandığını hayretle okuduk. Harakalı Mustafa Ağa, komşu köylümüzdür. Onun dönemine çatmamış olsak da yakınen tanıyoruz. Üniversitenin bir planlama gereği 1963’lerde ihale edildiği bilinmektedir. Söz konusu arazi üniversiteye bağışlanmadı kamu ihalesi yoluyla istimlak edildi. Fatih Yüksek Öğretmen Okulu, 11 Kasım 1981 tarih ve 2547 sayılı kanun hükmünde kararname ile "Fatih Eğitim Fakültesi" adıyla Karadeniz Teknik Üniversitesi bünyesine alınmıştır. Fakültenin açılışı Mustafa Ağa’nın ölümü yıllarına denk düşmekte olsa da fakülte için bağışta bulunmuş olması söz konusu değildir. Çünkü istimlak edilen arazi bağışlanmış olamaz.