Herkes bağda bahçede çalışınca... Çayır biçip, sırtta odun taşıyınca... Saatlerce yürüdükten sonra yaylaya şehre ulaşınca... Ve daha neler neler? Göbek mi kalırmış insanda? Çocukluğumuz böyleydi.
Herkes fit yani...
Terziler, sürekli ölçü almak zorunda kalmazlardı.
Her şey doğaldı çünkü.
***
Milli Güvenlik dersine giren göbekli albay çok tuhafımıza gitmişti.
Pantolon paçaları da dar olunca arkadaşlarla konuya mizahi yönden bakmış, isim bulmaya bile çalışmıştık ki ‘Göbekli Albay’da karar kılmıştık sonunda.
Çocukluk gençlik işte…
Gülme komşuna gelir başına…
Zaman su gibi akıp geçti; öğretmenlik ve idarecilik derken…
Bir de baktım ki ‘Göbekli Albay’a doğru hızla ilerliyorum.
Eşe dosta danışmakla yetindim, bildik metotları uygulamaya çalışmakla…
Daha önceleri eski elbiseleri giyebilen ben, her yıl adeta şok yaşıyordum.
Bir beden daha büyüğü, bir beden daha…
O kadar ki bir mağazaya girdiğimde çalışanlardan bazıları kestirip atıyorlardı:
“Size uygun beden yok.”
“Bizimkiler dar kesim…”
Her defasında ciddi ciddi bir diyete başlamak üzere mağazadan çıksam da mümkün olmuyordu.
Toplantılar, akşam yemekleri…
***
Şehirden köye dönünce “tamam” demiştim fakat havasından mıdır suyundan mı, bilmiyorum.
Resmi kıyafetlerin yerine spor giyince de zayıflayamıyor insan.
Mesai yok, toplantı yok, günlük tıraş da öyle…
Bırakıyorsunuz kendinizi doğanın kucağına…
Yer misin yemez misin?
Bazen on on beş kiloluk yükleri taşıyınca yorulduğumu hissediyorum, kendimce mola alıyorum kısa mesafelerde…
Aynı şeyi bedeninde düşünmek bile istemiyor kimse…
Oysa yaşadığımız süre boyunca hamallıktan başka bir şey değil bizimkisi.
Hayatımız boyunca en zor şeyin “kendini taşımak” olduğunu anladığımızda geç kaldığımızı da fark ediyoruz.
Çünkü aldığımız kilolar kolay kolay verilmiyor.
Ülkemizde kadınların yüzde 20,9’u, erkeklerin ise yüzde 13,7’si obez…
En riskli 10 hastalıktan biri olarak kabul edilen obeziteyle mücadelenin zamanı geldi de geçiyor bile. Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı 2022 verilerine bakıldığında Türkiye Avrupa’da obezitede ilk sırada… 2022 Avrupa Obezite Raporu'na göre Türkiye'de yetişkinlerin yaklaşık yüzde 59'u aşırı kilo veya obezite sorunu ile karşı karşıya...
***
Hayat, sürekli ders veriyor insana…
Kilo sorunu yaşamadığımız günlerde atıp tutuyorduk!
“Yüz kilo üzeri tüm vatandaşlardan uçaklarda ek ücret alınsın!”
“Vergi limitleri de kiloya göre yeniden düzenlenebilir!”
Daha neler neler?
Başa gelince dilinden dökülenler de değişiyor.
“Hiç öyle şey olur muymuş?”
“Ya veremiyorsa!”
Falan filan…
Sonunda öğrendik ki önemli olan niyetmiş.
Bizimkiler boşuna “niyet hayır, akıbet hayır” dememişler.
Alabiliyorsan, verebilirsin de…
Fakat bu bir ekip işi…
Psikolog ve fizyoterapist kadar diyetisyen de devrede olmalı.
Yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazanırken yaşam kalitemiz de yükselecek.
Bu yazıyı sırf kendimi bağlamak için yazdığımı da itiraf etmek istiyorum.
6 ayda vücut ağırlığımın %10 azalması için diyete başlıyorum.
Diyetle diyetisyenle bu sorunun çözülemeyeceğinin de farkındayım.
Her şey kafada biter çünkü.
En önemlisi niyetisyen.