İttifaklar da bir kritik parti de İYİ Parti’ydi. Başkan Meral Akşener’in masaya oturup kalkması, Kılıçdaroğlu adaylığına şerh koyması kabul etmemesi çok tartışıldı.

Akşener, Kılıçdaroğlu öngörüsünde haklı olsa da kendi partisinde gerçek anlamda tam manada üstünlük kuramadı.

Parti iyi bir hava yakaladı ama sonrasında pek çok ağır topunu kaybetti.

Bu isimlerin başında Trabzonlu İstanbul’un eski milletvekili Yavuz Ağıralioğlu geliyordu.

Ağıralioğlu ile Akşener Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itirazda aynı çizgilerdelerdi.

Yavuz Bey başından beri çok anlamlı sağlam bir duruş gösterdi.

İnsanlar çabuk unutuyor, çok değil sadece birkaç ay öncesine gidip açıklamalarına baktığımızda fotoğraf daha net olarak ortaya çıkıyor.

Şöyle demişti: 'Çocuklarımızın katillerinden medet ummayacağız. Ben kendimi yük olma alanından çekiyorum.  Terörün gölgesinin düştüğü yerde olmayacağım konusunda yüzlerce konuşmam vardır.

Ben dün dündür bugün bugündür denen bir siyasi gelenekten gelmiyorum.

Ben köprüyü geçmek için yanlışa eyvallah edecek, dayı diyecek adam değilim.

Kuralsız, ahlaksız, ilkesiz kazanmaktansa, mertlikle kaybetmekten yanayım.’

Siyasette bir dönem çok gündeme gelmişti, siyasi ahlak yasası ama bir türlü vücut bulmadı.

Eski İYİ Partili Yavuz Ağıralioğlu’nun bu duruşu tek başına bu noktada en güzel örneklerden biri.

Ağıralioğlu yerel seçimlere girilirken partileşme adımlarını da sıklaştırmaya başlıyor.

Mart ayında yapılacak yerel seçimlerin ardından yeni parti kurulacak.

Yavuz Bey parti yelpazesi bu denli yaygınken, pasta büyük ölçekte 5 parti arasında dağılmışken sinerji yakalayabilir mi?

Profil olarak hem sağ hem de sol seçmenden milliyetçi muhafazakar çevrelerken oy alabilir,

İYİ Parti’deki dik duruşu hanesine artı olarak yazıldı.

Siyasi hatipliği de gayet yerinde.

Mühim olan tabela partisi olmamak.

Yeniden doğan partiler, tanıtımda ve kitlelere ulaşmada en ciddi sıkıntıyı yaşıyorlar.

Ağıralioğlu renk olarak Türk siyasetine ne verebilir?

Üzerinde durulan soru bu, mevcut siyasi partilerde özellikle bazı isimler çok yıprandı ve toplumda yeni seslere, yüzlere olan ihtiyaç özellikle genç seçmen arasında muhakkak karşılık buluyor.

Ağıralioğlu, Partileşme hareketiyle ilgili mesajları veren mevcut görüntüyle ilgili şöyle bir perspektif çiziyor:

‘Bu gördükleriniz, eski siyasetin son kavgalarıdır. Kötü yönetiliyoruz. Memlekette bunca imkânımıza rağmen, bu savrukluk ve bu karmaşa bundandır.

Muhalefetin hâli ise daha da kötüdür.

İktidara bu kadar gücün varken memleketi niçin ayağa kaldıramadın diye kızgınlık, muhalefete bu kadar problem varken memleketi neden alamadın kırgınlığı var.

Bu ikisinin önce seçmende hayal kırıklığı, sonra siyasete karşı ilgisizlik ve yeni bir arayış doğuracağını düşünüyorum. Türk Milleti şemsiyesi altında Alevinin Sunninin, dindarın laikin, modernin gelenekselin, buluşacağına bu tasniflerin biteceğine inanıyorum.  Devleti ve milletine bağlı herkesin liyakat kesbediyorsa güçlü yarınlar için hizalanacağı yeni bir siyasi şuur alanını inşa edeceğiz

Yeni bir siyasi dil ile yeni bir siyasi merkezi inşa etmeye gayret edeceğiz.

Yeni bir merkez inşa edeceğiz. Siyaset merkezinin sağı solu yok. Eski siyasetin parsellenmiş alanının ve ideoloji devrinin bittiğine inanıyorum.’

Siyaset çok farklı alandır. DEVA partisi millete umut olarak çıkmıştı ama milletin umudu SİHA’larla ilgili ‘İktidara gelirsek, SİHA’lara dokunacağız’ dedi ve Ali Babacan  büyük yara aldı.

Yavuz Ağıralioğlu ve Sinan Oğan.

Bu iki isim. İkisinin de toplumda karşılığı var. Birlik olup yeni bir siyasi parti kurarlarsa tabela partisi olmaz.