Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından Cumhurbaşkanlığına giden yolculuğunda çok şey değişti. Değişenlerden en önemlisi yıllarca toplumda ikinci sınıf muamele gören, hatta dışlanan muhafazakar ve mütedeyin kesim önemli kazanımlar elde etti.

Bu sadece hak ve özgürlükler anlamında olmadı, ekonomik yönden de yansıma yaşandı.

Anadolu’nun ücra ilçelerinde İmam Hatip, Üniversitede ilahiyat okuyan ve sonrasında da ‘sizden imam dışında bir şey olmaz’ sözüyle küçümsenenler Milletvekili, Bakan, Genel Müdür; Bakan Yardımcılığı ve Yönetim Kurulu üyeliklerine seçildi ve atandılar.

Erdoğan’ın direnci ile bu görevlere geldiler. Milletvekili ve Bakan olarak Ankara’ya gidenlerin çoğu da orada kaldılar! Bazıları yazlıklara yerleştiler.

Sadece gezi ya da yaylalar için Trabzon’a gelir oldular.

Arkayı, geçmişin zorluklarını unuttular.

Trabzon’da çok güçlü siyaset yapan ve emeğinin hakkı ile çok önemli makamlara gelen isimler benzer şekilde sokaktan uzaklaştı, Trabzon’da muhafazakar düşüncenin önde tutulması ve yaşatılması için çok mücadele ettiler. 28 Şubatta bile pes etmediler.

Fakat bir noktada bazıları çok para buldu savruldu, bazıları ise yoruldu ‘Benden bu kadar’ dedi.. Ruhlarını ortaya koydukları davalarını da layt halde bıraktılar!

O siyasetçilerden birisi Trabzon’a inmiş.

Dostlarını arayıp. Maraş caddesinde tur atmış.

Şaşırıp kalmış.

Yanında, 1990-2000 yılları arasında birlikte siyaset yaptığı kardeşim dediği isim varmış.

Ona dönüp ‘Bu sokakların hali nedir böyle. Bu şehir ne zaman bu hale geldi?’ sorusunu sormuş.

Cevap, ‘Başkanım böyle giderse daha da kötü olacak’

Sokağın hali ne derken gençliğin giyim ve yaşam tarzına üzülmüş.

Peki bundan herkesin sorumluluğu yok mu?

En çok da bu sözü söyleyenin..

Bu şehir hepimize çok şeyler verdi.

Bizim bu kente borcumuz bitmez.

Ne oldu? Parayı bulan, Villayı kapan kenara çekildi.

Bu şehire katkına devam edeceksin.

Trabzon’un hassasiyetlerinin korunması için fedakarlık yapacaksın..

Gençliğin en büyük zehiri olan işsizliğe bir panzehir bulmak için uğraşacaksın.

Hepimiz uğraşacağız.

Daha güzel bir Trabzon için çalışacağız.

Elbette gençlik de şunu bilecek: Sınırsız özgürlük yoktur!

HEPİMİZİN GÖZÜ YAŞLI

Yüzlerce şehit haberini kaleme aldık ve manşetlerini attık. Onların kahramanlıklarını yazdık.

Bu kez de 12 Vatan evladına ağladık.

Acımız çok derin. Türk silahlı kuvvetleri şehit bir Üsteğmeninin naaşını ararken 12 evladını gaz zehirlenmesine kurban verdi.

Bu acıyı anlatmak için kelime yok. Bütün ulus olarak yasımız büyük

Bu milleti ayakta siz şehitler tuttunuz. Size minnettarız.

Allahın rahmeti üzerinize olsun.